10619%1,26
40,58% 0,00
46,49% 0,42
4301,37% 0,65
6924,72% 0,00
İran Cumhurbaşkanı Pezişkiyan’ın, Tebrizliler Kültür ve Dayanışma programında, merhum Türk şairi Şehriyar’dan Türkçe şiir okumaya kalkışması, sadece kişisel bir anlık tepki değil, aynı zamanda çok derin bir anlam taşıyan bir cesaret gösterisiydi. Pezişkiyan, bu eylemiyle bir yandan tarihsel bir hatırlatma yaparken, diğer yandan İran’daki Türk halkına yapılan baskıları ve zulmü gözler önüne serdi. O anki uyarıya karşı verdiği tepki de, sadece bir bireysel hak savunusu değil, aynı zamanda bu topraklardaki Türk milletinin maruz kaldığı baskılara karşı bir duruştu.
İran’ın mevcut rejimi, Türklerin kendi dillerini konuşmalarına, kimliklerini ifade etmelerine uzun yıllardır engel oluyor. Bu durum, sadece kültürel bir baskı değil, aynı zamanda siyasi bir sansürdür. Pezişkiyan, bu zulme karşı durarak, Türkçe şiir okuyarak hem kendi dilini savunmuş hem de dünyanın gözleri önüne, bu rejimin Türklere karşı uyguladığı sistematik baskıyı gözler önüne sermiştir. "İki Türkçe şiir okumanın ne sakıncası olabilir?" diyerek, aslında bu rejimin ne kadar korkutucu ve tutucu bir yapıya büründüğünü, kendi halkına bile özgürce konuşma hakkı tanımadığını göstermiştir.
Tebriz, Türklerin binlerce yıllık yaşadığı bir şehir olarak, İran işgali altındaki Güney Azerbaycan'ın kültürel ve tarihsel kalbidir. Pezişkiyan’ın bu tepkisi, sadece bir bireyin direnişi değil, aynı zamanda bu toprakların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu hatırlatmak içindi. Şehriyar gibi büyük bir Türk şairinin doğduğu bu topraklar, hala Türklerin ve onların kültürünün beşiği olmaya devam etmektedir. Pezişkiyan, bu mesajı verirken, İran yönetimine, bu toprakların Türklere ait olduğunu bir kez daha hatırlatmıştır.
Pezeskiyan’ın Türkçe cevap verdiği gazetecilerin soruları ve Türk devletlerinin Cumhurbaşkanlarıyla Türkçe konuşması, rejimin rahatsızlığını daha da belirgin hale getirdi. İran’ın Fars mollalarının liderliğindeki rejimi, Türkçe konuşmanın bile bir tehdit olarak algılandığı bir dönemde, Pezişkiyan bu cesur tavırla büyük bir risk almış ve Türk halkının özgürlüğünü savunan bir ses olmuştur. Arka planda, kendisine yönelik bir tehditin, hatta suikast planlarının var olduğunu fark eden Pezişkiyan, bu yüzden uyarısını yüksek sesle dile getirmiştir. Bu, sadece bir politik tavır değil, bir halkın dilini ve kimliğini savunma mücadelesiydi.
Sonuç olarak, Pezişkiyan’ın bu çıkışı, hem İran’daki Türk halkının mücadelesinin bir sembolü, hem de bu rejimin yüzünü dünyaya gösteren bir direniş olarak tarihe geçecektir. Bir cumhurbaşkanının kendi dilini konuşması engelleniyorsa, o topraklardaki 45 milyonluk Türk milletinin yaşadığı baskıyı düşünmek, tüm dünyanın görevidir. Pezişkiyan, bu eylemiyle bir kez daha dünya kamuoyuna, bu toprakların gerçek sahiplerinin kimler olduğunu hatırlatmış ve Fars molla rejiminin zorbalığını ifşa etmiştir.