11189,50%1,65
42,56% 0,10
49,54% 0,05
5732,78% -0,22
9297,33% 0,17
Yurda dönüş, yurtçuluktan geçer!
Asif Ata: “Yurtçuluk; kutsallaşan toprak, kutsallaşan Akıbet, kutsallaşan Halk — bunların birliğidir!”
Eluca Atalı'nın Röportajı: Asif Ata Ocağı’nın evladı, aslen Batı Azerbaycanlı olup 1988 yılında kendi yurdundan sürgün edilmiş yazar Elli Atayurt ile.
---
Soru: Elli kardeş, sen aslen Batı Azerbaycanlısın, çocukluk ve gençlik yılların orada geçmiş. O yılları nasıl hatırlıyorsun?
Cevap: Gönlünde Güneş olsun!
Evet, ben Batı Azerbaycan’ın Karvansaray (bugünkü İcevan) bölgesinin Hakkıhlı (Vurğun) köyünde doğup büyüdüm. Çocukluğum o yüksek dağların eteklerinde yer alan, yeşil ve bereketli köyümüzde geçti. Her adımda eski Türklerin izleri karşımıza çıkardı: Kız Kalesi, Menteş Kalesi, Şehir Deresi, Hörük Taşı, Pir gibi tarihi yerler Attila dönemiyle bağ kurardı. Kilisenin yamacı, Tesqaraf gibi yerlerde ise Hristiyanlık dönemimizin izleri hâlâ yaşamaktadır. Tarihi yapılar hâlâ ayaktadır. Ne kadar örtbas etmeye çalışsalar da Türk’ün izini silemiyorlar. Her taşın altından bir Türk izi çıkıyor.
Ne yazık ki, zamanında Müslüman taassubumuz yüzünden, Hristiyan geçmişimize sahip çıkamadık. Bu boşluğu da düşman komşularımız doldurdu. Kendi tarihleri gibi göstererek benimsediler. Türk’ün en büyük hatası belki de İslam’ı kabul etmesiydi. Çünkü bu yüzden tarihimizin büyük bir dönemine sahip çıkmaktan utanıyoruz. Bu da bizim tarih yazıcılığımızda felaketimize dönüşüyor.
Sovyet döneminde, sözde “barış içinde bir arada yaşadığımız” Ermeniler her zaman bize düşman gibi bakıyordu. Bunu açıkça göstermezlerdi, çünkü Sovyetler’in halklar dostluğu ideolojisi buna engeldi. Ama içlerinde nefret vardı, sadece fırsat kolluyorlardı. Ermeni milleti fırsatçıdır. Fırsatını bulunca hep arkadan vurmuştur.
Biz o zamanlar aramıza başka bir milletten biri girseydi, onun hatırına herkesin anladığı ortak dil olan Rusçaya geçerdik. Ama Ermeniler, iki kişi bir araya gelse hemen Ermenice konuşurlardı, diğerleri anlıyor mu, umurlarında olmazdı. O zaman “Sovyet halkı” bir bütün dense de, Ermeni şovenizmi apaçık ortadaydı. Bizse saflıkla halklar dostluğuna inanıyorduk.
1980’li yıllarda Erivan’da (Yerevan) nüfusu artırmak istiyorlardı — metro açılışı için bu gerekiyordu. Ben de gazete ilanıyla gidip iş başvurusunda bulundum. Bazalt ve Armavto gibi büyük işletmelere başvurdum. Şaşkınlıkla “Biz öyle ilan vermedik,” dediler. “Sovyet Ermenistanı” gazetesini gösterdim, “Biz Türkçe bilmiyoruz,” dediler. Orada benden başka 20-30 kişi iş bekliyordu, hepsi Ermeni olduğu için içeri alındılar. Bizi bu yollarla dışladılar. İş vermediler, çalışkanlarımızı öne çıkarmadılar. O yılları hiç de iyi hatırlamıyorum. Sanki çevremizde sürekli bir kâbus dolaşıyordu, her adımda önümüzü kesen bir karanlık vardı.
---
Soru: “Batı Azerbaycan’a dönüş” hareketini nasıl değerlendiriyorsun?
Cevap: Batı Azerbaycan’a dönüş fikri kulağa çok güzel geliyor. Her Batı Azerbaycan kökenli Türk’ün ortak hayalidir o topraklara geri dönmek, o yolları, o köyleri, o toprağı görmek. Ama asıl mesele bunun nasıl gerçekleşeceğidir. Siyasi yolla elde edilen toprak, siyasete hizmet eder. Bu da o toprağın yurt olmasına yetmez.
Yurt; siyasileşmemeli, kutsallaşmalıdır. Sadece siyasi değil, ruhani bakış açısıyla ele alınmalıdır. Biz “ruh” derken hurafeyi ya da gizemi kastetmiyoruz; burada kast edilen inanç, bilinç, maneviyat ve iradedir. Yurtçuluk; kutsal toprak, kutsal akıbet ve kutsal halk demektir.
Kutsallaşan akıbet, yaşanılan zamanı da kutsallık ilkesiyle yaşamak demektir. Zerdüştlük, Babeklik, Dede Korkutluk, Nesimililik, Fuzulilik, Sazlık, Muğamlık — işte bunlar bizim akıbetimizdir. Bunlara sahip çıkmadan, üzerinde durduğumuz toprak yurt olamaz. Halkın kutsallaşması ise kendi millî değerleriyle yaşamasıyla mümkündür. Kendi kimliğini yaşamalıdır. Başkalarına benzeyerek değil, kendi özüyle var olmalıdır.
Asif Ata şöyle derdi: “Kutsallık, olayın özüne ulaşmaktır.”
Siyasi yollarla alınan toprak, vatan değil; menfaat toprağı olur. Vatan, önce zihinlerde oluşmalı; kutsallık temeli üzerine inşa edilmelidir. O toprağa ruhani ve kutsal bir bakış açısıyla yaklaşıldığında işte o zaman VATAN olur, YURT olur.
---
Soru: “Batı Azerbaycan’a dönüş” fikri, Asif Ata’nın “Uluyurt Hareketi” içinde nasıl yer alıyor?
Cevap: Uluyurt Hareketi, Asif Ata’nın dediği gibi başlamalıdır. Temelinde yurtçuluk olmalı. Bu bir devrim değil; bir siyaset değil — bu bir rönesans, bir aydınlanma hareketi olmalıdır. Halkın zihninde yurtçuluk fikri doğmalıdır. Her Türk bilmelidir ki, yurt kutsal topraktır; kutsal halktır, kutsal akıbettir.
Özetle: O toprağa olan sevgimiz, onun yer altı kaynakları yüzünden değil; o toprağın kutsallığı, atalarımızın emaneti olması ve uğrunda can verenlerin ruhu için olmalıdır. Atalarımız “Topraktan pay olmaz” derdi. Yani toprak maddî değil, manevî anlam taşır.
İkinci olarak; halkımıza büyüklüğünü anlatmalıyız. Küçük halk yoktur! Bu halka millî kimliğini anlatmalı, onun akıbetini Zerdüştlükte, Babeklikte, Dede Korkut’ta, Nesimilikte, Fuzulilikte, Muğamlıkta olduğunu göstermeliyiz. Başkasına özenerek değil, kendi özüne yönelerek kendini gerçekleştirmelidir. Uluyurt Hareketi bu tür bir diriliş yoludur.
---
Soru: Batı Azerbaycan’ın tarihine dair birkaç edebî eserin yazarı olarak, ideal ile gerçeği bu eserlerde tam olarak yansıtmayı başarabildin mi?
Cevap: Bildiğin gibi önce şiirle başladım, sonra nesre geçtim. Şiirle düşünceyi tam ifade etmek zor ama etkisi geniştir.
“Hakkın Feryadı”, “Yurt Hakkı”, “Hakkın Adresi Yoktur”, “Gerçeğin Savaşı” gibi kitaplarımda Batı Azerbaycan’dan sürgünler sırasında atalarımızın nasıl mücadele ettiklerini anlattım. Genellikle edebiyatçılar bu mücadeleyi doğrudan silahlı direniş, isyan gibi sunmuştur. Ben ise göstermek istedim ki; bizim atalarımız en sonunda silaha sarılmış ama önce bilinçle, düşünceyle direnmiştir.
Bu mücadele son sürgüne kadar devam etti. Olaylar İkinci Dünya Savaşı dönemine kadar uzanıyor ama Sovyetlerin güçlendiği dönemde de entrikaları bitmemiştir. Bu yüzden mücadele hep sürdü. Savaş sonrası dönemi anlatan 4 eserim daha var ama henüz yayımlayamadım.
Sorduğun soruya gelirsek; bence bunun cevabını okur verir. Benim ise Batı Azerbaycan hakkında hâlâ söyleyemediğim çok şey var. Yazdıklarımın gerçekliğinden kuşkum yok. Çünkü çoğu yaşanmış olaylardır.
Yükümüz ağır,
Ama yükümüzden büyük Sevinç yok!
Karanlıklar yarılsın!
#istanbulyanıyor #BURSAYANIYOR #Orman #İdam #Asla #Maya #TikTok #Ali Yıldırım #Fetö #Haneye #CHPKomisyonaKatılma #CHP'li #Özgür Özel #KademeHerYerde