Rusya'nın Azerbaycan’daki etkisi büyük; pek çok alana müdahale edebiliyor. Ancak, Azerbaycan’ın Rusya içerisindeki etkisi daha da derindir. Adeta bir ahtapot gibi, kolları Rusya’nın her yerine uzanıyor.
Bu kolların bir ucu Kafkasya’daki Türk otonom cumhuriyetlerine ve topluluklarına, diğer uçları ise Rusya’nın dört bir yanındaki şehirlerine ulaşır. Yeter ki biz bu kolları gerektiği gibi kullanabilelim.
Fakat bu görev, amacı yalnızca devletin parasını harcamak olan Diaspora Komitesi’nin altından kalkabileceği bir iş değildir. Bu yüzden, Diaspora Komitesi lağvedilmeli; bu görev Devlet Güvenlik Servisi (DTX) tarafından yürütülmelidir. Elbette bu açık ve aleni bir şekilde değil, stratejik ve profesyonel bir biçimde yapılmalıdır.
DTX bünyesinde ve Dışişleri Bakanlığı çatısı altında, “Yurtdışındaki Soydaşlarla İlgili İşler Dairesi” gibi bir yapı kurulmalı ve bu kurumlar koordineli bir şekilde çalışmalıdır.
Azerbaycan, hem Çarlık Rusyası döneminde hem de Sovyetler Birliği zamanında, Rusya’daki Türk ve İslam topluluklarının milliyetçi ve kültürel aydınlarının yetiştiği bir merkez olmuştur. Bu halklar, özgürlük ve bağımsızlık mücadelelerinde her zaman Azerbaycan’ı bir öncü, bir örnek olarak görmüşlerdir.
1991 yılında Bakü’de ağırladığımız mücahitler, o dönemde Azerbaycan’daki gelişmelerin onlara mücadele ruhu aşıladığını söylemişti. Kafkasya’nın Ruslardan arındırılmasının Azerbaycan’ın liderliğinde gerçekleşeceğine inandıklarını belirtmişlerdi.
Azerbaycan kelimesi, sadece bir yer adı değil, aynı zamanda bin yıllardır Kafkasya’nın ve bugünkü İran coğrafyasının sahibi olan bir milletin adıdır. Bu bölgelerde insanlar yüzyıllar boyunca birbirleriyle Azerbaycan Türkçesiyle iletişim kurmuştur.
Rusya ise içi boş bir ülkedir. Nükleer silahlar dışında gerçek bir gücü yoktur. Entelektüel birikimi zayıftır. Sevgiyi, saygıyı değil; nefreti üretmeye alışkın bir millettir. Onları ayakta tutan şey, diğer halkların kendilerine duyduğu nefrete karşı geliştirdikleri “Rus vatanseverliği”dir.
Biz Azerbaycan olarak, bu nefret temelli patriotizmi, Türk milletinin tarihi iyimserliği ve kurtarıcı rolüyle aşabiliriz. Rusya’nın baskısı altında ezilen tüm halkların, onları birleştirecek güçlü bir lidere ihtiyacı var. O liderlik görevini, arkasına Türkiye’yi almış olan Azerbaycan üstlenebilir ve üstlenmelidir.
Dünyadaki en güçlü silah, insan faktörüdür. Rusya’daki bu faktör, Rus hakimiyetine karşıdır. Bizim içinse lehte bir etkendir. Yeter ki bu insani gücü doğru biçimde kullanmayı başaralım.
Azerbaycan, Rusya’yı çok iyi tanıyor. Ve Rusya’nın her yerinde eli, kolu var. Bu kolları kullanmak, bugünkü Diaspora teşkilatlarıyla mümkün değildir. Bu işi disiplinli ve liyakatli bir devlet kurumu üstlenmelidir.
Aksi takdirde, Rusya zayıf gördüğüne saldırır; güçlü gördüğüne ise asla cesaret edemez. Biz, Ukrayna’dan daha güçlüyüz. Rusya’dan çekinmemeliyiz. O, bizim gerçek gücümüzü hissederse, yerinden kımıldayamaz.
#Abil Babaoğlu
#Barinajans #Hasan Barın #Manavgat #Doping #Maximin #Doping #PolisMutsuz #NihatGenç #Baklava #Fransızca #Rüşvet #Siyonizm İnsanlık Katilidir #Kamu Çerçeve Protokolü #4 Temmuz #Ruhu #Tunç Soyer #Şiyar Güneş #Yanacak #Mekanı #Fransızca #Nihat Genç #PolisMutsuz #Adil #İsmail