Geçtiğimiz gün İstanbul metrosunda yaşanan bir olay, kelimenin tam anlamıyla içimi yaktı. Bir adam, iki küçük çocuğunun gözleri önünde başka bir adam tarafından tokatlandı ve burnu kırıldı. Görgü tanıkları olayın, bir kadınla yaşanan tartışmadan çıktığını söylüyor. Fakat sebep ne olursa olsun, çocukların gözünün önünde bir babaya bu yapılmaz. Yapılmamalı.
Çünkü baba, bir çocuk için Allah’tan sonraki en büyük güven kaynağıdır. Babası yanındayken kendini güçlü hisseder çocuk. Babası varsa, dünya yerinde duruyor demektir onun için. Ve o dünyanın, bir yabancının tokadıyla yerle bir olması… işte bu, yalnızca babaya değil, çocuğun ruhuna da atılan derin bir yaradır.
Ben o çocuklardan biri değildim, ama ben de bir zamanlar benzer bir travma yaşadım.
Ben de babamın acımasızca dövülüşünün izlerini, çocuk kalbime mühür gibi kazıdım.
17 Haziran 1988’de, bugün Ermenistan sınırları içinde kalan Zengezur’un Gorus ilçesinde, üç Ermeni babama “Türk müsün, Ermeni misin?” diye sordu.
Babam onurla “Türküm” dedi. Ve ardından… öldüresiye dövdüler.
O anın şahidi değildim, ama sarıklı başı kanlar içinde eve döndüğünde gördüğüm manzara, ömrüm boyunca peşimi bırakmadı.
O günden bu yana her 17 Haziran, içimde bir yas günüdür.
Her yıl o tarih geldiğinde, geçmişin acısı yeniden tazelenir.
Bir çocuğun gözleri önünde yaşanan şiddet sadece fiziksel bir suç değildir. Bu, nesiller arası güven duygusunu parçalar. Çocuk, en güvendiği adamın ezilişini izlediğinde, bir daha hayata aynı gözle bakamaz. Belki dışarıdan güçlü görünür ama içindeki dünya darmadağın olmuştur artık.
Bu tür olaylarda çocuklar kadar toplum da yara alır. O yüzden sesimizi yükseltmek zorundayız. Toplumda bir erkek, yanında eşi ve çocukları varsa, ona sözle dahi sataşmak kabul edilemez. Hele ki şiddet, asla! Bu yalnızca bireye değil, aileye, çocuklara, geleceğe saldırıdır.
Yetkililerin bu olayı ciddiyetle ele alması, faile gereken cezayı vermesi şarttır. Cezasızlık, şiddeti besler. Bugün cezalandırılmayan bir tokat, yarın başka bir çocuğun hayatını karartır.
Bir baba yere düştüğünde, sadece o adam değil, çocuklarının kalbi de kırılır. Ve o kırık kalpler, toplumun ruhunu sessizce çürütür.
Lütfen unutmayalım:
Bir babaya uzanan her el, aslında hepimizin vicdanına çarpıyor.
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi