Yazan: (Kendine) Hayalci, Uluslararası Gelişmeleri Evden Takip Eden Dış Politika Uzmanı Bir Köşe yazarı.

Hayat ihmale gelmez sevgili okur. Öyle öteleyeyim, yastık altında biriktireyim, heybeme atayım, üstüne yatayım ’la çözülmez bazı ufak sorunlar.  Hele hele uluslar arsı arenada. İç ilişkilerinde boğuşurken dış ilişkilerini doğru gözetmez, bol sarımsaklı tuzlu suya yatırır sonra da ‘’Aman kokusu çıkmasın, el âlem turşu kurduğumuzu anlayıp bizi diline pelesenk etmesin’’ der kapağı sımsıkı kapatırsan, bekledikçe biriken gaz bomba etkisi yapar. Kapağı açmaya yeltendiğin anda... BUUM! Ortalık sirke, sarımsak harmanı…

Evet, sevgili okur, bu sabah kişisel gelişimle alakalı bir makale okurken bir cümleye denk geldim; “Büyük yıkımlar, büyük beklentilerin final sahnesidir. ”diye. Bu laf sadece akademik makalelerde süs gibi durmasın istedim.

Bundan da köşe yazısı olur mu deme! Kafaya takarsak her şey köşe yazısı olur, merak etme.

Şimdi senden bir şey isteyeceğim; lütfen bir Dünya haritasını aç, Orta Doğu’yu bul, işaretle. Bulduğun yer bir bölgeyi değil, işte o ‘’büyük yıkımların’’ sergilendiği tiyatro sahnesini gösteriyor. Hem de Shakespeare yazmaya kalksa ‘’ Bu kadarı da fazla’’ dedirtecek nitelikte senaryoların oynandığı bir sahneden söz ediyoruz burada. Trump adını her duyduğumda Shakespeare’i hatırladığımdan verdi bu örneği. O da nerden çıktı demeyin. Malum Shakespeare’ de bir zamanların tefecilik, tüccarlık zanaatı ile iştigal eyliyordu ki bu yönü ile de şimdinin en büyük entrikacı şovmeni Trump ile benzerlikleri vardır, da neyse, biz esas konumuza dönelim.

Evet.. 
Orta Doğu’ da son perdeye geldik mi bilinmez ama bir gerçek var. Hani dedik ya “Büyük yıkımlar, büyük beklentilerin final sahnesidir.” İşte o sahnenin son sergilendiği yer İran ve İsrail..

İzleyenlerin bazıları nefesini tutup beklerken bazıları çoktan üçüncü dünya savaşını ilan etti X’de. Orta Doğu halkları olarak bizler sürgit devam eden bu bol aksiyon ve gerilim içerikli aynı zamanda can yakıcı dizinin her sezonunu izledik. Öyle ki fragmanlarından sıkılmış, jeneriğini ezberlemiş durumdayız.

Yıllardır Batı’yı uyutmayan o müthiş soru; İran nükleer enerji mi geliştiriyor, atom bombası mı üretiyor? Bu sorunun verdiği huzursuzlukla! İsrail ‘’Ben huzurlu değilsem yansın dünya’’ işgal ettiği Filistin topraklarında canlı bırakmamayı hedeflemesi bir yana Suriye’ye Lübnan’a da salça olmaktan geri durmuyor.

İran rejimi İsrail’e ‘’Siyonizm’i yok edeceğiz!’’ diye meydan okurken İsrail İran’a misilleme yapmaktan geri durmuyor! ABD ise ‘’ Gelirim haa!’’ tehdidini savura dursun Orta Doğu’da beklenti giderek daha da büyüyor!
İki taraf da sürekli “gerekirse her şeyi yakarız” diyor ama ilginçtir ki yıllardır kimse tam olarak yakmıyor. Çünkü savaş pahalı, kamuoyu hassas, ABD ne diyecek belli değil... Ama beklenti mi? O büyümeye devam ederken yıkımı da büyütüyor. Sonra bir füze patlıyor, hep birlikte yoksa başladı mı? Diye panik yapıyoruz ancak final sahnesi bir türlü gelmiyor…
Neden?
Çünkü bu sonsuz kere sonsuz sezon sürecek bir savaş dizisi… Ve bu dizide oyuncu değişir senaryo değişmez!

Görünen o ki bu savaşın en aktif cephe sosyal medya.
Taraflara bakacak olursak;
İran’ da ‘’Direniş ekseni hazır!’’, İsrail’de ‘’ Demir Kubbe aktif, lütfen beklemede kalın.’’, ABD ‘’ Biz izleyici konumundayız ancak arada bir yorum-müdahale yaparsak şaşmayın.’’, Rusya’’ trafiğe takıldık ama geleceğiz’’, Çin ‘’ Gözümüz petrolde fakat tarafsızız.’’…

Peki, biz ne yapıyoruz halk olarak?
Biz, acaba petrol fiyatı artar mı endişesini cebimize koyup marketin yolunu tutuyoruz üç beş litre zeytinyağı almak için! 
Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki; savaşlar bu bölgede önce X’e, sonra benzine, sonra da sofralara konulacak ekmek aş fiyatlarına yansır.

Hatırlayalım, yıl 2011. Bir rüzgâr esti Orta Doğu’da. Adına ‘’Arap Baharı!’’ dediler. Demokrasi geliyor yaşasın!’’ dedik. Gelenin hava saldırıları olduğu gerçeği ile burun buruna kaldık.. Bahardan düşe düşe bu coğrafyanın payına sonsuz iç savaş ve büyük kargaşa düştü. Beklenti büyüktü, yıkım daha büyük oldu.

Şimdi İsrail-İran geriliminin de bu damardan beslendiğini söylemek işten bile değil. Kimin eli kimin cebinde çok malum olmasa da herkesin parmağının tetikte olduğu kesin.

Bugün savaş çıkar mı beklentisi olur, yarın herkes BM’den açıklama bekler, ertesi gün ateşkes gelir, ama sadece 48 saat sürer.

Bu coğrafyada strateji; beklentiyi düşür, radarları açık tut, bakkala gitmeden önce mazot fiyatına bak. Çünkü her an, her şey olabilir, ama en olmayacak şey barış anlaşmasının gerçekten kalıcı olmasıdır. Umarım kalıcı barış sağlanır da savaş tamtamları çalan yamyamların gazabından halk kurtulur.

Dipnot:
İlk ölen şey gerçekliktir. Kendilerini tanrı zanneden insanların bu zanlarını halka yutturmaları için gerçeklikleri katletmeleri gerekir.
İkinci ölen şey ise internettir. Çünkü bombalar fiber kabloları es geçmez.
Ama üçüncü ölen şey umuttur. Hepimiz biliyoruz ki insanı en son umut terk eder.

Güzel günlerde buluşmak temennisi ile, sağlıcakla kal sevgili okur..

#Ayşegül Demir
glnhal80@hotmail.com

#Barinajans #Google
#OrtaDoğu #İran #İsrail #ABD #ArapBaharı #SavaşDizisi #DirenişEkseni #DemirKubbe #PetrolFiyatı #BarışUmutları #KöşeYazısı #DışPolitika #Trump #Shakespeare #OrtadoğuGerilimi #BM #SavaşVeBarış #XGündemi #GazBombasıDiplomasisi #HayalciYazar