Pek çok yazılı medyadaki köşe yazılarını bir göz gezdirdiğimde ekseriyetinin belirli merkezlerden yönlendirip kuyuya atılan taşı çıkartmakla meşgul olduklarını, hatta peş peşe yazdıkları yazılarla da buna mecbur olduklarını hissettim!!!
Bu arada; Nuh Albayrak yaklaşık 40 yıllık kadim dostum gazeteci yazar. Bir makalesini okuduğumuzdaki acı gerçeği de spekülatif pek çok hadiselerin iç ve dış kuvvetlerin işbirliği içindeki karanlıkları Anadolu vatanında da yaşatmak istenenleri karşılaştırınca siz değerli takipçilerimle, belki “tarihten ibret alınırsa tarih tekerrür etmezmiş” diyerek ben de paylaşmak istedim!
SURİYE’DE YAŞANANLAR VE BAAS DARBESİ!
Aslında devletin, 1963 yılındaki “Baas Darbesi”nde Türkiye›ye kaçan merhum Abdüssemî efendinin anlattıkları bize çok önemli bir ders veriyordu, “Hâşâ, zulmetmez kuluna Hüdâsı, herkesin çektiği kendi cezası” dedirtiyordu!
DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ MÜSLÜMANLARA İTHAF OLUNUR!
Suriye nüfusunun yüzde 90›ını oluşturan Sünnîlerin ve orada yaşayanların başına gelenler adetâ; Kur’an-ı Kerim’deki (İbrahim Suresi; 7. Ayet) «Verdiğim nimetin kıymetini bilirseniz artırırım. Unutursanız, elinizden alırım, çok acı azap yaparım” şeklindeki ilahî uyarının bir tezahürüydü.
Suriye’deki Fransız işgalini bitiren direnişin liderliğini, Şükrü el-Kuvvetli (Kuvatlı) adında; Konyalı bir “Türk” yapmıştı.
Sünnî bir aileye mensup olan ve İstanbul Mekteb-i Mülkiye’yi bitiren Şükrübey, o dönemde yaşanan büyük hezimetlere rağmen İttihat Terakki liderlerindendir!
“Suriye Filistin Cephesi Başkumandanı” yapılan Cemal Paşa, tam da I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte İngiltere’nin, Arapları Osmanlı’ya karşı isyan ettirmek için kovalarla altın saçtığı bir dönemde, “İngiliz gelse bu kadar olmaz” dedirtecek zulümler yapıyordu!
Cumhurbaşkanı Turgut Özal bu zulümleri, 26 Mart 1991 tarihinde çıktığı Rusya gezisinde, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Yalçın Özer’e, “Cemal Paşa İngilizlerden maaş alıyordu” şeklinde izah etmişti!
SURİYE’Yİ SÜNNÎLER YÖNETİYORDU!
1930’larda, Suriye’yi Fransız işgalciler idare ediyordu! Nitekim Suriye, 1945 başında “Millî Ordu” kurma kararı alınca, Fransa her zaman yaptığını tekrarlayarak Şam›ı ağır bombardımana tutmuştu! Ancak El-Kuvvetli liderliğindeki Suriye›nin milli ordusunun kararlı tutumu karşısında daha fazla direnemeyen De Gaulle, ateşkes ilan etmiş ve 15 Nisan 1946’ya kadar bütün işgal güçleri çekilmişti!
SMO! 13 GÜN SAVAŞLARI
Artık, Suriye’nin yönetimi tamamen Suriyeli çoğunluğun seçtiği Sünnî kadronun eline geçmişti. Görüldüğü gibi Suriye, son aylarda gerçekleşen SMO tarafından yapılan kurtuluş mücadelesinde Suriye’nin bugünkü “millî kurtuluş”unun 80 yıl önce de aynen yaşanması çok manidar ve ibret alınması gereken bir hadisedir!
NİMETİN KIYMETİNİ BİLMEK VE İNSANI VE İSLAM’I YAŞAMAK!
Milyonlarca “Sünnî Suriyeli”yi temsil eden “Halepli Abdüssemî”nin manidar hikâyesi de, bu “kurtuluş”tan sonra başlıyordu:
“Fransızlardan sonra rahattık, İpek Yolu üzerinde bulunduğumuzdan ticaretten iyi kazanıyorduk. Okuyup memur olmayı ‘enayilik’ olarak görüyorduk. Çocuklarımızın “maaş mahkumu” olmasını istemiyor; ticarete yönlendiriyorduk. O kadar zengin olmuştuk ki, altın kaplamalı sehpalarımız, bir daireden daha pahalıydı. Otopark kapılarımız bile altın kaplamalıydı. Biz refah içinde yüzerken, Alevîler (Arap Alevîleri/Nusayriler); çocuklarını okutuyor, memur ve asker yapıyorlardı. Bu yüzden de düşük standartlı bir hayat yaşıyorlardı.”
Abdüssemî Amca, sonrasını ise ağlayarak anlatmıştı: “Her şey çok güzel gidiyordu. Bir sabah (8 Mart 1963) uyandık ki; darbe olmuş! Bizim ‘enayi” dediğimiz Alevîler(Nusayrîler) yönetimi ele geçirmiş! Öyle bir katliam ve gasp furyası başlamıştı ki, milyonluk kol saatlerimizden birini bile yanımıza alamadan yollara düştük. Üzerimize ise en eski elbiselerimizi giydik. Çünkü Nusayri darbeciler, şehirden ayrılanların yolunu kesiyor; zengin olduğunu tahmin ettiklerini geri döndürüp ‘Altınları sakladığınız yeri gösterin’ diye işkence ediyordu!”
Evet; azınlıktaki Nusayrîlerin “okumuş” çocukları Muhammed Ümran, Salah Cedid ve Hafız Esad’ın organize ettiği “idealist” azınlık, parlamenter demokrasiyi kaldırarak, yüzde 90 çoğunluğun iradesine; hatta her şeyine el koymuştu!
TARİH TEKERRÜR EDİYOR GİBİ!
Soykırım düzeyine yaklaşan savaştan şanslı olanlar bugün olduğu gibi Türkiye’ye kaçarak canını kurtarmıştı.
Bunlardan biri olan Abdüssemî Amca, Esenyurt’a yerleşmişti.
Burada ticari firma kurmuş çocuklarıyla mutlu huzurlu yaşantısını sürdürmüş..! Daha sonra sözde af sebebiyle Suriye’ye dönmüş..!
Çocukları burada ticaretine devam etmiş..!
Evet, yukarıda tarih tekerrür etmesin diye hem Suriye’nin dünü bugünü yarını, hem de bu minvalde komşu İslam ülkeleri ve ülkemizin durumunu şöyle bir empati yaparak Müslümanların düşünmesini istedim! Bu kısa yorumdan sonra da Allah’ın ayeti ile sizleri baş başa bırakıp hayırlı Cumalar diliyorum!
(İbrahim Suresi; 7 ayet): “Verdiğim nimetin kıymetini bilirseniz artırırım. Unutursanız, elinizden alırım, çok acı azap yaparım.”
Rabbim; sen içimizdeki kâfirler, gafiller, fasıklar, münafıklar, din düşmanları, davasız Müslümanlar sebebiyle bizleri de helak eyleme... Âmin.
#Suriye #Suriye Türkmenleri #Türkmenler #Savaş #Mülteci #Ahmet Maranki