İnsan, doğası gereği sevincini de hüznünü de paylaşmak durumundadır. Atalarımız; “Dert ve keder paylaşıldıkça azalır, sevinç ve mutluluk paylaşıldıkça çoğalır.” demişler.
İnsanız, hissettiklerimizin başkalarında yankı bulmasını, anlaşılmasını isteriz.
Paylaşıldıkça çoğalan diğer bir şey de sahip olduklarımız, malımız ve paramız.
Sevgili Peygamberimiz, sadaka verdikçe malın bereketleneceğini, çoğalacağını ifade etmiştir. Elinde olanı ihtiyaç sahibi ile paylaşmanın malın azalmasına değil aksine artmasına vesile olacağını müjdelemiştir.
İnsanoğlu her ne kadar varlık içinde bulunsa da günün birinde mutlaka bir şeylerin eksikliğini hissedebilir, birinin yardım ve desteğine ihtiyaç duyabilir.
İşte Allah, o gün karşısına çıkarır geçmiş zamanda paylaştıklarını; bir olay, bir insan, bir durum şeklinde.
Bazen farkında olur bazen olamaz ama sıkıntısı giderilip rahata erdiğinde, salim bir kafa ile düşündüğü zaman bu yardımın farkına varıverir.
Onun için çocuklara daha küçük yaşlarından itibaren sahip olduklarını, elindekileri arkadaşları ve çevresi ile paylaşması düşüncesi aşılanmalıdır.
Bir gofret almış ise yarısını arkadaşı ile paylaşması, onun gözü önünde tek başına yememesi gerektiği anlatılmalıdır.
Çocuk, küçüklükten nasıl yetişirse hayatı da o şekilde yaşar.
Elindekinin yarısını paylaşmak ile bir şey kaybetmiş olmaz, aksine kazanır; o arkadaşının gönlünü, Allah’ın rızasını.
En önemlisi de dost kazanır.
Okuduğum bir kitapta; “Hayatınızın ilk yıllarında insan biriktirmeye bakın. Herkese yardımcı olun. Çevrenizde bol miktarda insan olsun. Varsın paranız olmasın ama çevrenizde sizi seven, sizi sayan, size güvenen çok sayıda insan olsun. Önemli olan bu. Para nasıl olsa kazanılır, para nasıl olsa biriktirilir.” diyordu.
Bunu çocuklarımıza daha çocukluk dönemlerinde anlatmalı, aşılamalıyız.
İnsan sosyal bir varlık olduğu için hayatını toplum içerisinde birçok insan ile birlikte yaşamak durumundadır. Bunları daha çocuk yaşta onlara aşılamalıyız ki yarın derya ortasında susuz kalan kayıkçı gibi bir başlarına kalmasınlar.
Bunun için paradan önce insan biriktirmeli; komşu, arkadaş ve dost edinmeliyiz.
İnsanın candan dostları olduğu müddetçe Allah onu darda koymaz.
En sıkıntılı ânında dostlarından biri imdadına yetişir, yardımına ulaşır.
Yeter ki var zamanında o dostların kıymeti bilinsin, hatırlansın, aranıp sorulsun.
Var zamanında unutulup dar zamanında hatırlanan dostlar, kendilerini gerçek dost olarak görmekte zorlanırlar haklı olarak. Kendilerini ihtiyaç zamanı aranıp sorulan biri olarak hissederler. Can-ı gönülden destek olma hususunda ister istemez çekingen kalırlar.
Dost kazanmak da dostluğu sürdürmek de insanın elindedir.
Hani Kur’an-ı Kerim’de buyruluyor ya: “İnsan için ancak çalışmasının karşılığı vardır.” (Necm Suresi, 39)
Sadece maddi kazanç anlamında değil hayatın her alanında, yaşamının her döneminde sadece ve sadece çalışmasının karşılığı vardır insan için.
Hiçbir konuda verilen emek asla boşa gitmeyecektir.
Allah’ın müjdesi bu yöndedir.
Bunun için başka bir taahhüde, söze, garantiye ihtiyaç yoktur.
Komşu, arkadaş ve dost kazanma noktasında da ne kadar emek verilirse karşılığı o kadar bereketli olacaktır.
İnsan her anlamda ektiğini biçecektir.
Sağlık, mutluluk ve esenlikler diliyorum efendim.
#Alpaslan Demir
İstanbul-01.08.2025
#Barinajans #Cumhurbaşkanı #Ak Parti #Kerem Fenerbahçe #Acun #SahteDiplomalarıAçıklayın #KademeHakkınıVerin #Ndidi #Turabi #Mert Hakan #SU TABAKASI #Kemalist #Ekrem #Yağız #Benfica #Türkiye'ye #Sane
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi