GÖK BAYRAK BUDAPEŞTE SEMALARINDA!
Azerbaycan’ın diplomatik iradesi artık bölgesel sınırları çoktan aşmış durumda. Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) Budapeşte Zirvesi bunu bir kez daha ortaya koydu. Zirve “gayriresmî” olarak adlandırılsa da, imzalanan Bildiri’nin içeriği, verilen mesajlar ve sergilenen siyasi kararlılık, bu toplantının gayriresmîlik çerçevesinde yorumlanamayacak kadar önemli olduğunu gösterdi. Bu platform, özünde stratejik derinliği olan ve siyasi bakımdan net mesajlar içeren bir yapıya sahiptir.
Bildirinin en dikkat çekici yönlerinden biri ve aslında bu zirvede en çok beklenen siyasi jest, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) verilen destektir. TDT’nin bu adımı, sadece diplomatik bir nezaket ifadesi değil; Türk dünyasının kendi içindeki birlik ve dayanışmayı daha ileri bir seviyeye taşımak istediğini açıkça ortaya koymaktadır. Budapeşte Bildirisi’nde KKTC’nin teşkilata gözlemci olarak yaptığı katkıların memnuniyetle karşılanması ve Kıbrıs meselesine adil ve sürdürülebilir bir çözüm çağrısı yapılması; uluslararası ilişkiler diliyle verilen açık bir mesajdır:
Teşkilat artık yalnızca izleyici değil, sahnede gerçek bir siyasi aktördür.
Bu gelişme, Avrupa Birliği ile Orta Asya ülkeleri arasında geçtiğimiz aylarda yapılan zirveyi de bağlam içinde gündeme getiriyor. Söz konusu zirvenin sonuç bildirisinde yer alan Kıbrıs’la ilgili madde, özellikle egemenliği uğruna kararlılıkla mücadele etmiş Azerbaycan’ın bakış açısından, tamamen temelsiz ve gerçeklikten uzaktır. Bu durum, realistlerle diğerleri arasında oluşan siyasi uçurumun bir başka örneğidir.
Elbette, Azerbaycan bu tür oyunları çok iyi tanımaktadır. Hatırlanacağı üzere, geçmişte kardeş Kazakistan ve Kırgızistan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) üyesi olmalarına rağmen, Ermenistan’ın Azerbaycan aleyhine yaptığı histerik çağrılar bu platformda “etkisiz” kalmıştı. Bugün aynı “etkisizlik” durumu, AB-Orta Asya zirvesinin Kıbrıs’a dair kararları için de geçerlidir. Yani o kararlar, diplomatik literatürde nem kapıp unutulacak ve tarihe geçmeyecek kâğıt üstü cümleler olabilir.
Bu açıdan bakıldığında, Azerbaycan’ın KKTC konusundaki yıllardır değişmeyen hatta kendi toprakları işgal altındayken ve deyim yerindeyse eli kolu bağlıyken bile, kararlı tutumu, Budapeşte’de sergilenen siyasi duruşla derinden örtüşmektedir.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı’nın zirvedeki konuşması, TDT çerçevesindeki tüm süreçlere aktif katılımı, barış çağrılarıyla birlikte, millî çıkarların ilkesel biçimde savunulması ve Türk dünyasının bütünleşmesine verilen desteği açıkça ortaya koymuştur.
Budapeşte Zirvesi’nde öne çıkan diğer önemli mesajlar da göz ardı edilmemelidir:
– Türkiye’nin Suriye’deki istikrarlaştırıcı rolünün desteklenmesi,
– Gazze’ye insani yardım çağrısı,
– Nevruz’un ortak bayram olarak vurgulanması…
Bunların her biri, TDT’nin artık yalnızca etnik ve kültürel bağlarla değil; siyasi ve insani açıdan da eşgüdümlü tutumlar geliştirdiğini göstermektedir.
Ve son olarak: TDT Sekretaryası’nın bütçesinin artırılması ile ilgili karar, teşkilatın teknik kapasitesinin güçlendirilmesinin yanı sıra, Türk dünyasının gelecekteki güç merkezi olma yolunda atılmış önemli bir altyapı adımıdır.
Budapeşte’de verilen mesajlar, imzalanan belgeler ve atılan adımlar sadece bugünü değil; 21. yüzyılın gerçek bir “Türk Yüzyılı” olması, bir Turan şahlanışı için stratejik sürecin parçalarıdır. Azerbaycan bu yolda hem sözünü söylüyor, hem de iradesini net şekilde ortaya koyuyor.
DEVLETİMİZ VAR OLSUN!
#Barinajans #Google #uzakşehir #Vanspor #AzizYıldırımGöreve #Alya Albora #HTYvFB #Hatayspor #Mourinho #BTGSondakika #SedefeSahipÇıkalım #Ayrimsız İnfazDüzenlemesi #Küme #Kemal Kılıçdaroğlu #Tazminatör #Ümit Öztürk #CHP'li #Mahkumlara 2ŞansıVerin #ÇırakVeStajyerlere #Putin #GazaGenocide #Melih Gökçek