15 günde İzmir'deyiz!

Yanıldı Paşa… 14. gün İzmir sırtlarına geldiklerinde, komutanın biri yanına gelip yanındakilerin de duyacakları şekilde:
“Paşam yanıldınız, 15 gün dediniz 14 günde geldik.”

Paşa hafiften gülümser ama cevap vermez.
Aynı konuşma sohbet esnasında yine olur; bu kez sessiz kalmaz:
“Benim değil, düşmanın kabahati.” diye cevap verir.

İzmir'in rahatça görüldüğü Belkahve'ye gelince gözünü güneş ışığından korumak için elini alnının üstüne koyarak İzmir'e doğru bakar.
Daha iyi görür ama, son kalleşlik eseri olsun diye kaçan Yunanlılar tarafından yakılan, cayır cayır yanan İzmir iyi değildir.

İzmir’in ateşi Paşa'nın yüreğini yakar:
“Güzel İzmir’i yakmışlar!”

Sonradan İzmir soyadıyla şereflendirdiği Şerafettin Paşa komutasındaki süvari birliği İzmir’e girer. 

İzmir’in içi atıklardan temizlenirken çatışmalar devam ederken, Paşa emir verir:
“Çabuk arabayı hazırlayın, İzmir'e gidiyoruz.”

“Yapma etme Paşam, tam olarak güvenlik sağlanmadı.” dense de dinlemez.
İnadını bildiklerinden ısrar da etmezler, edemezler.

Anlatılan rivayete göre;
Şerafettin Paşa, çatışmaların hâlâ devam ettiği İzmir'in ara sokaklarında yanında birkaç koruması olan Gazi’yi görür; önce gözlerine inanamaz, yanına yaklaşır.
“Paşam siz ne yapıyorsunuz, daha güvenlik tam sağlanmadı.”

Gazi, Yüzbaşı Şerafettin'e döner. Paşa’nın öylesine sarılmış hâlâ kanayan koluna gözü takılır:
— Yaralısın, asıl yaralı hâlde sen ne yapıyorsun?
— Paşam, bu şereften vazgeçemezdim.

Gazi duygulanır, Yüzbaşı Şerafettin’e İzmir Hükümet Bayrağını Türk bayrağını göndere çekme şerefini verir.

Yüzbaşı Şerafettin, İzmir’in yaralı hâliyle ilerleye ilerleye güvenliği iyice sağlayıp, o zamanki adı Vilayet Konağı şimdiki Hükümet Konağı olarak adlandırılan binada Yunan bayrağını indirir, Türk bayrağını göndere çeker.
Bu esnada bile yarasından kan akıyordur; İzmir semalarında yükselen şanlı bayrağa gazilik nişanı bulaşır.

Yüzbaşı Şerafettin bu olayı anlatırken:
“Baktım bayrağımın kırmızısına kanım bulaşmış. Ölsek ne gam, İzmir'e ilk girenler biz olmuştuk ya.” diyerek, altın tarihimize ismini ve sözlerini yazdırır.

Bayrak denilince;
Şu anki Konak-Kordon’daki, şu an Atatürk Köşkü adıyla anılan köşke geçer. Muzaffer Komutan’ın önüne basıp geçmesi için Yunan bayrağı serilir.

Gazi sormuş:
— Nedir bu?

Oradakiler anlatmış:
— Yunan Kralı bu eve girerken bu basamaklarda Türk bayrağını çiğnemişti Paşam!..

Gazi kızmış:
— Hata etmiş! Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak bir milletin şerefidir, ne olursa olsun yerlere serilmez ve çiğnenmez, kaldırınız!

Kanla alınan güzel İzmirimi ne kadar anlatsam az!
O yüzden azı, çok saymanız ricasıyla; vatanın, ikamet ettiğim İzmir'in kurtuluşunda emeği geçen başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, şehitlerimizi, ebediyete göçen gazilerimizi, meslektaşım Hasan Tahsin'i rahmet ve minnetle anıyor;

Hepimizin İzmir'in 103. Kurtuluş Yıldönümünü kutluyor; kocaman kocaman sağlık, huzur, zaferler diliyorum!
Devletim var olsun derken

Yazımı Atatürk'ün İzmir’in kurtuluşu sonrası söylediği şu sözlerle yazımı bitiriyorum 

“Bütün cihan bilmelidir ki, artık bu devletin ve bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır, o da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır, o da milletin kalbidir, vicdanıdır.”
(9 Eylül 1922) 

Not: Yüzbaşı Şerafettin ile ilgili daha önceki yazılarımda bilgilendirme yaptığım için tekrar yazma gereği duymadım. “Öğretmen ödev verdi” demeyin ama merak edenlerin araştırmalarını öneririm.

Hasan Barın

#İzmirinKurtuluşu #9Eylül1922 #Atatürk #YüzbaşıŞerafettin #İzmir #MilliMücadele #TürkBayrağı #Zafer #ŞehitlerÖlmez #Cumhuriyet

#GazzeİçinYürüyoruz #ÖzgürlüğeYürüyoruz #SAMVFB #Kürt #Greta #Ofsayt #Golü #Tarık #Brown #KademeyiYasallaştırın #Batalla