İsrail’in İran’a yönelik düzenlediği saldırı, artık her şeyin değiştiğini ilan eden bir eşik oldu. Saldırıdan sadece 12 saat önce yayımladığımız analizde, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun İran’ın nükleer yükümlülüklerine uymadığını açıklamasının yalnızca teknik değil, jeopolitik bir dönüm noktası olduğunu vurgulamıştık. Aynı yazıda, Amerikan temsilciliklerinin Ortadoğu’dan çekilmesini “savaş uçaklarının rotasına yazılmış bir sessizlik” olarak tanımlamıştık. Şimdi görüyoruz ki bu sessizlik, Tel Aviv semalarında bozuldu.
İran artık yalnızca nükleer altyapısıyla değil, doğrudan rejimin kalbiyle, yani Ayetullah Hamaney’in liderliğiyle hedef alınmaktadır. İsrail’in saldırısının askeri olduğu kadar sembolik yönü de var: Rejim binaları, karar merkezleri ve liderlik katına yönelik psikolojik harekât. Hedef artık uranyum değil; rejimin ruhu. Ve o ruh Hamaney’in çevresinde şekillendiği için, her bomba aslında o ismin etrafına çizilmiş bir çemberi daraltıyor.
ABD Başkanı Trump’ın görevde olması, bu sürecin hızla sertleşeceğinin bir göstergesi. Trump’ın dış politika kadrosu, İran’ı izole etmenin ötesine geçerek rejimi doğrudan zayıflatmayı amaçlıyor. İsrail ile uyum içinde yürüyen bu strateji, Hamaney’in başkanlık ofisinin dahi hedef tahtasında olduğuna işaret ediyor.
Bu senaryoda Türkiye’nin konumu stratejik. İran’ın nükleerleşmesi Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit ederken, NATO şemsiyesi altındaki üsler ve coğrafi yakınlık, Ankara’yı denklemin pasif ama etkili bir parçası haline getiriyor. Türkiye’nin alacağı pozisyon, yalnızca bölgedeki güç dengesini değil, küresel diplomatik çizgileri de etkileyecek nitelikte.
İran’ın yanıt verme kapasitesi ise sınırlı. Vekil unsurlar üzerinden yapılacak saldırılar, İsrail ve müttefikleri tarafından “beklenen” ve tolere edilebilir karşılıklar olarak görülüyor. Ancak asıl mesele, İran rejiminin bu darbeleri içeride nasıl yöneteceği. Çünkü bu saldırılar, yalnızca fiziksel değil; aynı zamanda ideolojik, stratejik ve siyasi bir kuşatmayı temsil ediyor.
Özetle, artık hedef sadece nükleer tesisler değil; Hamaney’in kurduğu rejimin ta kendisi. Ve bu hedefin vurulması, yalnızca füze ateşiyle değil, içeride yaratılacak meşruiyet krizleriyle de mümkün kılınmak isteniyor.
Bu, beklenmedik bir gelişme değil. Dün yazdığımız gibi: Bazen diplomasi susar, uçaklar konuşur. Ve konuşan her bomba, hedefin kim olduğunu açıkça söyler.
#Barinajns #Barınajans #Google
#Demir Kubbe #SONDAKİKA #F-16 #TelAviv #savaş #Yahudi #Bayburt #tahran #Suriye #btgsavunma #Beter #Gazze'de #Türkiye #NATO #Netanyahu #Kürecik #David #Mossad #Siyonist #Sessiz #Irak #Azerbaycan #Korkunç #Berna