Aylardır yazmıyordum. Beni yazmaya yönelten muhakkak bir etken bir uyarıcı oluyor çoğu zaman. Bazen yaşadığım ya da tanık olduğum bir olay bazen de dinlediğim, etkilendiğim bir insan. Bugün şehrimize bir yazar konuk oldu.  Ahmet Ümit... O'nu çoğumuz romanlarından, eserlerinden kısmen tanıyoruz. Ama yüz yüze gelmek ve kendi yaşamını kendisinden dinlemek çok daha farklı bir etki uyandırıyor. Geçmişte Marksist, devrimci bir ideolojiye mensup oluşunu o kadar samimi ve yalın bir dille anlattı ki salonda Onu dinleyen herkes benim gibi anlattıklarını kendi zihin süzgecinden geçirerek farklı etkiler aldı. Örneğin Bulgaristan'dan Moskova 'ya gidişiyle ilgili pozitif önyargıyla sosyalizme adanmışlığını biraz da tebessüm ettirerek ifade edişi çok dikkat çekiciydi. Moskova semalarının bulutlarının çok farklı ve güzel oluşu hatta Moskova' nın kavak ağaçlarının sosyalizmle bezenmiş güzelliğini kendine has uslubuyla anlatışı ve ideolojik mensubiyetin pozitif önyargıları olarak görmesi takdire şayandı. O günlerde bile sanatçı duyarlılığı ve eleştirel bakış açısına sahip olması onu savunduğu değerlerden vazgeçirmese bile sorgulamasına yol açmış. Benim, yazarın anlattıklarından çıkardığım ve çok kıymetli bulduğum sonuç, sanatın insanı özgünleştirmesi, özgürleştirmesi ve ideolojik taasup(bağnazlık) tan uzaklaştırması.

Türkiye 'de her cenahın mensuplarının kendini kahramanlaştırma hikayeleri epeyce vardır. Sol kesim Nazım Hikmet' i tanımak, Altmış Sekiz kuşağından olmak, 1980 öncesinde eza cefa görüp olaylara karışmak gibi etkenlerden dolayı itibar görmek isteyen bir çok insanla doludur. Sağ, ülkücü kesimde ise üniversitede okurken teşkilatta mücadeleler içinde olmak, zindanlara atılıp işkence görmek ve sonrasında gerçekten hak ettikleri itibarı görmedikleri için bazen de itibar görmek için yaşanıp yaşanmadığını çoğu zaman bilmediğimiz olayları anlatan insanlarda epeyce vardır. Şunu özellikle belirtmek isterim ki gerçekten fikrinin samimi insanlarını ve savunduğu değerler uğruna mücadele eden her iki cenahın insanlarını tenzih ederim. Günümüzde artık ne faşist kaldı ne de sosyalist. Yaşasın paranın kardeşliği, kahrolsun sermayeme dokunanlar. Eskiden tasavvuf ehli "Yol odur ki Hakk'a vara" diyordu. Şimdi ise yol odur ki para kazandıra diyor. Diyeceğim şudur ki para bütün ideolojileri birleştirdi. Geçmişte fikirleri uğruna mücadele eden insanlar şimdi şahsi menfaatleri uğruna bir araya gelebiliyorlar. Mehmet Ali Birand 1991 yılında Erzurum Atatürk Üniversitesi'ne konuşmacı olarak geldiğinde sorduğum soruya rejimler ölür ama ideolojiler ölmez demişti. Bugün yaşasaydı her şeyin araç değerler uğruna nasıl öldürüldüğüne tanık olacaktı. Rahmetli Nihat Genç'in maddi yoksunluğuna isyanını okuduğumda ben de isyan edip çok duygulanmıştım. Hem dünlere hem de bugünlere baktığımızda dertlenip, duygulanacağımız o kadar çok şey var ki. İsyan et arkadaşım insanlık elden gidiyor.

#Ekim #Kerem #AKParti #BJKvFB #Kerem #TÜFE #kira #GenelBaşkanımız #Sergen #NISA #StajyerÇırakEmekçidir #Futbol #Fatih #Duran #Beşiktaş #Reis