“Aza kanaat etmeyen çoğu bulamaz.” demiş atalarımız. Kanaat etmek; elimizdeki ile yetinmek, kendi kendimize yetmektir aslında.
Kimseye muhtaç olmadan sahip olduklarımız ile hayatımızı devam ettirmektir.
Kanaatsizliğin sonucudur kredi ve kredi kartı mağduriyetleri. Sahip olmadığını, elinde olmayanı, ileride sahip olacağını varsaydığı geliri harcayarak rahat ve lüks içerisinde bir hayat sürme isteğiyle oluşur yaşanan birçok mağduriyet.
İnsanoğlu, elindekilerle yetinmesini bilmediğinden bankalara kul köle olmakta, yıllarca onlara çalışmaktadır.
Bu cümlemizle; “İhtiyacı olan, zorda kalan kimseler de bankayı kullanmasın. Bankadan uzak kalsın!” demek istemiyoruz. İfade etmeye çalıştığımız “ihtiyaç” olmayan bir şey için elde olmayanın harcanmasıdır.
İhtiyaç nedir?
Daha doğrusu, ihtiyacım nedir?
Gerçekten ihtiyacım olan şeyleri mi alıyorum yoksa bana ihtiyaç gibi gösterilen şeyleri mi?
Kendi kararlarımı gerçekten ben mi veriyorum yoksa benim adıma kapitalizm mi veriyor?
İhtiyaçlarım gerçekten ihtiyaçlarım mı?
Göz ardı edilmemesi gereken bir gerçeklik vardı; kapitalizm, ayakta kalabilmek için her yıl değişen giyim, eşya ya da araba modasına muhtaçtır.
Neye, ne kadarına, nasıl bir şeye ihtiyacım var? İhtiyacımı karşılamak için ne kadarlık bir bütçe gerekmektedir?
Bu sorulara doğru cevaplar bulabilmektir önemli olan.
Ev ihtiyaç, bundan kimsenin şüphesi yok. Ama en lüks semtte, en lüks apartmanda ev alma telaşına düşmek bir ihtiyacı karşılama çabası mıdır? Yoksa başka duyguları tatmin etme gayreti mi?
Araba ihtiyaç... Bütçe dahilinde, ihtiyacı karşılayacak ikinci el bir araba alınabilir. Çok fazla sıkıntıya düşmeden böyle bir araca sahip olunabilir. Hâl böyleyken, alım imkânlarının çok çok üzerinde olan son model, her özelliği üzerinde barındıran, çok lüks ve çok rahat bir araba ihtiyaç mıdır?
Böyle bir arabaya binebilmek için yıllarca bankalara kölelik yapmaya gerek var mıdır?
Söylemek istediğimiz budur aslında.
Kişinin ihtiyacını imkânları çerçevesinde, bankaların faiz batağına düşmeden, yıllarca köle gibi bankalara çalışmadan karşılamasıdır ifade etmeye çalıştığımız.
Ekonomik gücü, imkânları çerçevesinde eve, arabaya, eşyaya sahip olup bununla yetinebilmesi, yani kanaat edebilmesidir.
Herkeste nefis bulunmaktadır. Nefsin görevi arzu etmektir. Nefis arzu etmezse bir sıkıntı veya hastalık var demektir. Ama arzularda bir sınır yoktur. İnsan hayal dünyasının genişliği nispetinde her şeyi arzu edebilir, her şeyi isteyebilir.
Arzu ve isteklerin sınırlarını belirleyecek olan ise bütçe ve imkânlardır. Bu da “İhtiyaç mı, lüks mü?” sorusuyla belirlenebilir. Herkesin kendi imkânları ölçüsünde değerlendireceği, cevaplandıracağı bir sorudur bu.
Herkes imkânı ölçüsünde ihtiyacını karşılamalı, sahip olunan bütçe çerçevesinde harcama yapmalıdır. Atalarımız bu durumu; “Ayağını yorganına göre uzat.” sözüyle çok güzel ifade etmişlerdir.
İstek ve imkân meselesi de tıpkı ayak ve yorgan meselesi gibidir. İmkânları aşan istekleri karşılama çabası, mağduriyetlerin ve kayıpların sebebidir.
Suçlu çok uzaklarda değil içimizde. Nefisimiz ve o nefse köle olmaya dünden razı olan biziz asıl suçlu olan.
Çözüm ise isteklerimizi aklın süzgecinden geçirerek doğru sonuca, doğru karara ulaşmaktır.
Asırlar öncesi sevgili peygamberimizin vurguladığı gibi büyük cihatta yani nefisle mücadelede kazanan olmaktır.
Sağlıklı, mutlu ve huzurlu günlerde, nefsine karşı başarılı olmuş bireylerden olmamız dileğiyle efendim.
#Alpaslan Demir
İstanbul-04.07.2025
#Barinajans #Hasan Barın #Manavgat #Doping #Maximin #Doping #PolisMutsuz #NihatGenç #Baklava #Fransızca #Rüşvet #Siyonizm İnsanlık Katilidir #Kamu Çerçeve Protokolü #4 Temmuz #Ruhu #Tunç Soyer #Şiyar Güneş #Yanacak #Mekanı #Fransızca #Nihat Genç #PolisMutsuz #Adil #İsmail