"İki Senelik Mektep Tatili"ni de ellili yılların Erzurum’unda. Erzurum’un hayatımda özel bir yeri vardır. Ankara’da - Mimar Kemal İlkokul’unda- başladığım eğitimimi, bir sömestirlik Karaköse arasından sonra, Erzurum Kültür Kurumu İlkokulu’nda tamamladım. Müthiş bir öğretmenim vardı, Emine Akkoyunlu. Kişiliğimin oluşmasında büyük emeği vardır."ALEV ALATLI
Değerli insanlarımızı yad etmek, hayırla anmak, yaptığı hizmetleri, yazdığı eserleri ve fikirlerini gelecek kuşaklara anlatmak ve aktarmak hepimizin asli görevi olduğundan bende rahmetli Alev Alatlı'yı, benim üzerimde bıraktığı etkileri anlatma ihtiyacı duydum. Zaman zaman latife olsun diye benim hayatımda etkilendiğim üç sarışın kadın oldu diye Alev Alatlı, Banu Avar ve Deniz Ülke Arıboğan' dan bahsederim. Üçü de alanlarında çok etkili, donanımlı ve ülkesi için zihinlerini yoran düşünen, fikir üreten insanlar... Ne yazık ki bu üç önemli insandan Alev Alatlı 'yı geçtiğimiz yıl kaybettik. Ama O' nu eserleriyle ve fikirleriyle hatırlayıp, anıyoruz. Rahmetli Alev Alatlı Hocayla ilk tanışıklığım Erzurum Atatürk Üniversitesi' nde okuduğum 90'lı yıllara rastlar. Felsefe bölümünde sınıf arkadaşlarımdan biri kitaplarını okur ben de elinde görünce isimleri dikkatimi çekerdi. (Viva la Muarte, Valla Kurda Yedirdin Beni). Bir gün Alev Alatlı'nın Erzurum Dadaş Sineması' nda konferansı olduğunu öğrenince çok heyecanlandım. Konferansın olduğu gün bir öğleden sonra Dadaş Sinemasının alt bölümünün en sağ kısmında yer alan dördüncü sıraya,lacivert renkli asker parkasına benzeyen paltomun kapüşonunu başıma geçirerek oturdum.
Yaklaşık 2-3 saat zihnimde şimşekler çakarak Alev Hocayı hem dinliyor hemde sarı teksir kağıtlarına aralıksız notlar alıyordum. Hayatımda ilk defa anlama yolculuğunda olan bir insanın bir toplumu tanımak, bir fikri öğrenmek için o yerlere gidip bir süre yaşaması gerektiğine şahit olup bu şehirde İlkokulun ilk yıllarını okuduğunu ve gelir gelmez İlkokul öğretmenini ziyaret ettiğini öğrenmiştim. Alatlı Hoca, Ortadoğu İslam anlayışı, Uzakdoğu düşüncesi, Batı düşüncesi gibi düşüncelere hakim olmasına ve oralarda yaşamasına rağmen kendi milletini hor görmüyor, onlara umutsuzluk yüklemiyordu. Bilakis Erzurum insanını, Anadolu'nun, Türk'ün değerlerini methediyor, bizlere umut aşılıyordu. İdeolojik bakış açılarının üstünde gerçekten çok samimi, etkileyici ve bilgece bir bakıştı bu... Ertesi gün Alev Alatlı'nın imza günü vardı. Ben arkadaşlarımla bir mekanda otururken Necla adında bir arkadaşım yanımıza geldi ve Alev Alatlı' nın imza programına gideceğini söyledi. Ben de yine heyecanla teksir kağıdına bir şeyler yazarak Necla 'ya bu yazdıklarımı Alev Hoca' ya verirse çok memnun olacağımı söyledim. Necla bir kaç saat sonra tekrar yanımıza gelerek kağıdı O'na verdiğini ve yazdıklarımı okuduktan sonra bir kitabını çıkardığını ilk sayfasına "Adnan bunu al ve hemen başla." yazan imzalı kitabını bana hediye ettiğini söyleyerek takdim etti. Peki ben başladım mı? Hayır. İnsan kendindeki potansiyeli gerçekleştirmek, öğrenme yolculuğuna çıkmak için bazen bir etki, bir kıvılcım arar ama bütün dış etkenlere rağmen kendi iç motivasyonunu sağlayamazsa ya yolculuğa çıkamaz ya da yolculuğu yarım kalır. Biz kendi halince yolda olmaya devam ediyoruz. Gelelim tekrar Alev Alatlı Hoca'nın fikirlerine...Bir vasiyetname niteliğinde olan kendisinin de sosyal medyada paylaştığı ve vefatından sonra da sıklıkla paylaşılan bu ifadeleri doğru okumak gerektiğini ve üzerinde düşünmek gerektiğini vurgulamak isterim.
"...Aziz ülkemize gelince, ille de bir şeye benzetecekseniz, her budağından sürgün atan salkım saçak bir böğürtlen çalısına benzeteceksiniz Türkiye’yi. Bir sürgünü çiçeğe dururken, diğerinin kurumakta, ötekinin meyve vermekte olduğunu görün. Tek bir sürgüne takılıp kalmayın, bütüne bakmayı adet edinin. Unutmayın ki, düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez, kendisine has bir kimliği vardır, Türkiye’nin. Batmaz. Batarsa, Okyanuslar taşar. Mademki, son temsilcileriyiz Gezegen’in iyiliği için yaşatılması elzem bir medeniyetin, bizi durduracak tek “gerçek”, soğuyan Güneş’in dünyamızı yarı yolda bırakması ihtimali olmalı…” Müthiş tespitler içerir bu ifadeler. Kıyamete kadar yaşamalı, yaşatılmalı Türk İslam Medeniyeti. Türk medeniyetinin adaletine, değerlerine tüm insanlığın muhtaç olduğunu. büyük ve bütüncül bakamazsak bazı şeyleri yeterince kavrayamayacağımızı en güzel şekilde ifade etmiştir. Alev Alatlı, bizlere öğrenilmiş çaresizliği değil kendi özümüzde bulunan potansiyelimizi gerçekleştirmemiz gerektiğini aşılamıştır. Işığın doğudan yükseldiğini tekrar medeniyet sahnesindeki güçlü yerimizi çok çalışarak yine gerçekleştirebileceğizin umudu olmuştur. Kendisini rahmet, özlem ve saygıyla anıyorum.. Mekanın cennet olsun...