Yazılarımı takip eden okuyucularım ilk yazdığım gazete olan ASAS Medya’da özellikle Eskişehir-Beylikova’daki maden zenginliğimizle ilgili çıkan yazılarımı hatırlar.
Eskişehir Beylikova'daki maden zenginliğini anlatırken özellikle Toryum’dan bahsetmiş, Eskişehir'de uçak kazasında Engin Arık, Fatma Şenel Boydağ ve yanlarında bulunan 4 akademisyeni kaybetme sebebimiz ise Eskişehir-Belova’daki Toryum madeni ile ilgili olduğunu yazmıştım.
Bu konuda, ulusla arası gazetelerde de 2 defa daha yazı yazmıştım.
Bazı dostların, “Toryum o kadar etkili enerji kaynağı değil, çok abartıyorsun.” dediğini dün gibi hatırlıyorum.
Aradan yıllar geçti.
Hollanda’da, yakıt olarak Toryum kullanan otobüsler olduğunu basından okudum.
Gene basından
Çin’in Uranyumdaki nükleer tepkimeyi arttırmak için Tortum’dan faydalandığı nükleer santral yaptığını okudum.
Trump’ın Zelinski’yi karşısına alıp, milletin önünde azarladığı anı hatırlarsınız.
O çemkirdiği basın toplantısından önce, Rusya ile barıştırma karşılığı olarak Ukrayna’nın zengin minerallerini istemiş; Zelinski önce vermemiş sonra da tamam demişti.
Bu olay sonrası değil de;
Cumhurbaşkanımızın ABD ziyareti sonrası; araştırmaktansa her şeyi hazırdan almaya alışan Türkiye’deki mineraller, özellikle de Eskişehir-Belova ünlendi.
Muhalefet, ABD’nin, Eskişehir-Belova’daki mineralleri istediği yönündeki duyumlara sert tepki gösterdi.
Bugün ise bu haberleri Dezenformasyon Başkanlığı bu tür haberleri yalanladı.
Ben de inanmıyorum, ABD, Ukrayna savaş kaybettiği için sağlayacağı barış karşılığında istedi, biz savaş kaybetmedik ki istesin.
Bu kısa hatırlatmalarla birlikte yazımın bundan sonrasını dikkatle okumanızı rica edeceğim.
Uzun Mehmet'in askerlik yaptığı birliğin komutanı, askerlerin karşısına siyah bir taşla çıkar, “gittiğiniz yerde buna benzer taş bulursanız getirin” der.
Uzun Mehmet, Zonguldaklıdır ve izin için memlekete gittiğinde komutanının göstermiş olduğu taşa benzer taş bulur ve komutanına getirir. Taş, Padişahı 2. Mahmut’a gösterilir.
Taşı görünce çok sevinen 2. Mahmut çok sevinir ve Uzun Mehmet'i 50 altınla ödüllendirir.
Taş Kömürünün bulunuşu olarak 8 Kasım 1829 olarak tarihe geçer, çıkarılmaya başlanması ise 1848 yılıdır.
Taşkömürünün yakılmasıyla çıkan enerjisi çok yüksek olduğundan ısınmak için kullanamazsınız, kendi yanarken sobayı da yakar.
Bu yüzden;
Uzun Mehmet'in bulduğu taş kömürünü enerji üretmek için,
1948 yılında Zonguldak ilinin Çatalağzı beldesinde kurulan Çatalağzı Termik Santralinde kullanarak elektrik üretmişiz.
Şu tarihlere dikkat edin!
Uzun Mehmet'in taş kömürün bulduğu tarih 1829, öldüğü daha doğrusu öldürüldüğü tarih bir kaç sene sonrası, devrin padişahı 2. Mahmut’un ölüm tarihi 1 Temmuz 1839.
Bulunduğu tarihi bırakın, devrin padişahı öldükten 109 yıl sonra elektrik üretmeye başlamışız.
Yani esas değeri bir asır geçtikten sonra anlaşılmış.
Petrol ve doğalgazın devri de bitecek!
Düne kadar olmayan elektrikle çalışan otomobil, otobüs, motosikletleri görüyorsunuz.
Belirli bir süre sonra alternatif enerji kaynakları da kullanılacak.
Geleceğin enerji kaynaklarının en zengin ülkelerinden birisi, resmi kayıtlara göre ise ikincisi Türkiye.
Türkiye'de de iki il ön plana çıkıyor.
Birincisi malumunuz Eskişehir-Beylikova, ikincisi ise Bor yatağı Kütahya-Emet, Tavşanlı.
Her yerde söylerim; “Bu bölgeler 100 yıl sonrasının Dubai’si olacak.”
Kütahya’nın evladı olduğumdan sıkı-fıkı ilişkileri devam ettiğimden bunu destekleyen birçok duyumum da var:
Bir dostumun anlattığına göre; Kütahya'nın köyünde görev yapan imamın biri dağda gezerken garip bir taş bulmuş, araştırılması için bir arkadaşına vermiş.
Bir hafta sonra yabancı bir firmadan “Sakın bu taşlardan, telefondan kimseye bahsetme ve kimseye de bulduğunu araştırılması için verme sonu kötü olur.” diye nazikçe bir uyarı!
Gene Kütahya’dan
“Dağ-taş demeyin satılık yer varsa haberimiz olsun alacağız” diye haber salanlar var. Dağı-taşı ne yapacaksa satın alanları da duyuyorum.
Demek ki;
Bu konuda duyarlılık sadece devletle değil mal sahibi olanlarla da düşüyor.
Çünkü
Bu Vatan, Ceddimizin mirası, geleceğimizin emaneti olduğundan hiçbirimizin 100 sene sonrasını düşünmemek gibi bir lüksü yok!
Şüheda ile beslenen her karış toprağımız değerli olduğundan; ben bugünü yaşarım dolayısıyla da bugüne bakarım deme lüksümüz de yok!
Amerika Kıtası’na gidip yerleşip toprak satın alan Joni, evinin önünde, tarlasında çıkan adını bilmediği siyah renkli sıvıdan rahatsız olur. İçilmez, ektiğini kurutur, ortalığı pisletir; üstelik te çok pis kokar.
Bu saf Joni,
Bu sıvının, yıllar sonra ne işe yarayacağını bilen, toprağına çok para veren, cebinde doları bol olan uyanık esas Joni’ye satıverir.
Günümüzde madenin su yüzüne çıkmasına, gelip bakmasına da gerek yok;
Herifço, yerin üstüne çıkarıp bakmadan Dünya’nın etrafında kildir kildir dolandırdığı uydulardan bakıp ne var ne yok, ne kadar var anlıyor.
İleride, hepimiz saf Joni gibi olmamak için bilinçli olmamız gerekiyor.
Yazımın sonunda tekrar yazmak istiyorum:
Şüheda ile beslenen Vatanın her karış toprağı;
Ceddimizden miras, gelecek neslin emanetidir.
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!
#MansurYavaş #ÖLDÜRÜLDÜ #Cenk #BinanceBoykot #Berke #İrfan #KademeHerYerde #Sahtekarlar #Salih #Brüksel #Kenan #KutluOlsun #TelAviv
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi