Geçen yıl da yazmıştım: Türk Birliği sadece devlet başkanlarının omzuna bırakılacak bir mesele değildir. Bu yolda tüm siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları (STK'lar) ve toplumun her kesimi katkı sunmalıdır. Aksi hâlde bu iş yürümez.

Her kötülüğün ardından bir iyilik gelir, her karanlığın ardından aydınlık bir seher doğar.
Türkistan devletlerinin Avrupa Birliği (AB) ile yaptığı ikili anlaşmalar ve bu anlaşmalar gereği Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni (GKRY) tanımaları, Türk Birliği fikrine bir süre soğuk rüzgarlar estirmişti.

Ancak 17 Mayıs 2025’te Budapeşte’de düzenlenen zirve (sammit), gidişatı yeniden olumlu yönde değiştirdi. Türk Birliği’nde gözlemci olan Macaristan’ın başkentinde yapılan bu toplantı, başlı başına tarihi bir adımdı. Zirvede Türkistan liderlerinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) açık destek vermeleri, umutlarımızı yeniden yeşertti.

Son haftalarda yaşanan gelişmeler ise bu yolda daha da umut verici:

Birinci olarak, Bakü’de Türk devletlerinin “aileden sorumlu” bakanlarının bir araya gelmesi gerçekleşti. Bu toplantıdan şahsen büyük beklentilerim var. Çünkü Türk milleti için aile kutsaldır. Tarih boyunca Türk, ailesine namusuyla, şerefiyle sahip çıkmıştır. Aile, milletin özü, devletin temelidir. Aile bozulursa, millet çöker, devlet yıkılır.

Günümüzde siyonizm, elindeki medya, sinema ve dijital araçlarla aile yapısını yok etmeye çalışıyor. Türk dünyasında özel televizyonlar ve sosyal medya mecraları LGBT ve ahlaki yozlaşmayı adeta teşvik eder hâle geldi.
Bu tehdide karşı sadece hükümetler değil, bütün toplum – STK’lar, kamuoyu, bakanlıklar – hep birlikte ve kararlılıkla karşı durmalıdır. Bu meseleye sadece ellerini değil, tüm varlıklarını koymalıdırlar. Çünkü aile yok olursa, millet de yok olur.

İkinci olarak, Ankara’da Türk devletlerinin sivil toplum kuruluşları (STK’ları) bir araya geldi. STK'lar, toplumun sesidir; siyasi partiler kadar önemli ve etkilidir. Toplantıya AK Parti’den Türk milliyetçisi Prof. Dr. Kürşad Zorlu’nun öncülük etmesi de çok değerli ve takdire şayan bir adımdır.
Her zaman söylüyorum: Türk Birliği davasında Türkçü insanlar ön safta yer almalıdır. Kürşad Zorlu, Türk dünyasını çok iyi tanıyan bir isimdir.

Üçüncü önemli gelişme, Kazakistan’ın başkenti Astana’da yapılan Türk parlamentoları toplantısıdır. Bu da Türk dünyasının ortak geleceği adına çok önemli bir adımdır.

Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu meseleye artık çok ciddi yaklaşmakta ve bu davadan geri adım atmamaktadır.
Türk Birliği, bugün en çok Çin’i ve siyonizmi rahatsız ediyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in “Turan bir ütopyadır” açıklaması, mesajın yerine ulaştığını gösteriyor. Çin artık bu fikrin gerçek olabileceğinden korkmaya başlamıştır.

İnsan psikolojisi böyledir: Bir şeyi önemsiyorsan, ona karşı duyarsız görünmeye çalışırsın. İlk refleksi siyonizm göstermişti. Siyonizme hizmet eden, maneviyatı yozlaşmış Aşkenaz Yahudisi bazı gruplar, bin yıl sonra Türk olduklarını hatırlayıp Azerbaycan’da yoğun propaganda yapmaya başladılar. Amaç, Türkiye ve Azerbaycan’ı karşı karşıya getirerek Türk Birliği’ni parçalamaktı. Kısmen başarılı da oldular.

Ama bilmedikleri bir şey var: Türkiye ile İsrail arasında bir çatışma çıkarsa, milyonlarca Azerbaycan Türkü İsrail’i tükürüğüyle boğar.
Çünkü Türkiye, her Azerbaycan Türkü için bir vatandır; öz devletidir.

İnşallah yakında Türk dünyasının ak sakallısı, Türkmen Beyimiz Devlet Bahçeli Azerbaycan’a gider ve tüm partileri bir araya getirerek onlara büyüklük yapar.
Bu yolda herkes – her parti, her STK – elinden geleni değil, fazlasını yapmalıdır.

Zaman dar.
Kaybedecek ne vaktimiz var, ne de bir tek insanımız.
 

#Barinajans.com #İsrail-İran #Hayfa #vurdu #SONDAKİKA #prompayy #Demir Kubbe #Amerika #Sipersonik #Füze #Tel Aviv #Bayburt #Yahudi #Türkiye #Beter #NATO #Netanyahu #Affedin ŞansVerin #Ürdün #BTG Savunma #David #Kürecik #Müslüman #Mansur #Irak