İran'da son yıllarda artan iç ve dış baskılar—ekonomik kriz, etnik gerilimler, güvenlik tehditleri—rejimi geleneksel Şiilik söylemiyle toplumu konsolide etme kapasitesini zorlamaktadır. Bu boşluğu, Ali Ekber Velayeti'nin yorumları üzerinden okunabilecek bir ideolojik dönüşüm dolduruyor.
İran Lideri’nin Üst Düzey Danışmanı Ali Ekber Velayeti şöyle yazıyor:
“Kuran-ı Kerim, Zülkarneyn’i övgüyle anmıştır. Büyük müfessirlerden Allame Tabatabai, Zülkarneyn’in aslında Büyük Kiros (Büyük Keyhüsrev / Cyrus the Great) olduğuna inanmaktadır. Herodot’un yazdıklarına göre, Kiros döneminden bu yana Kafkasya İran’ın güvenlik kuşağı olmuştur. Kiros, barbar kavimlerin saldırılarını önlemek için orada bir set inşa etmiştir.”
Velayeti’nin bu yorumu, İran rejiminin dini ve tarihsel figürleri kendi milliyetçi çıkarları doğrultusunda yeniden biçimlendirme çabasını ortaya koyuyor. Tarihçiler ve klasik müfessirler ise Zülkarneyn’in gerçekte Büyük İskender olduğunda hemfikir. Rejim, Büyük İskender’in tarihsel varlığını göz ardı ederek, Kiros figürünü Farsçılık ve İran-merkezli milliyetçilik sembolü olarak öne çıkarıyor.
Herodot’un aktardığı gibi, Kafkasya İran için bir güvenlik kuşağı işlevi görmüş ve barbar kavimlerin saldırılarına karşı setler inşa edilmiştir. Bugün Velayeti’nin yorumuyla bu tarihsel alegori, İran’ın güvenliğini ve “Tek İran” vurgusunu meşrulaştıran ideolojik bir araç hâline geliyor. Rejim, geçmişin tarihsel kahramanlarını, bugünün krizlerine çözüm göstergesi olarak sunuyor.
Tarihsel anlatılar aynı zamanda dramatik detaylarla da renklendiriliyor. Örneğin Kiros’un ölümü, Perslerle savaşan Massagetler’in kraliçesi Tomris’in önderliğinde gerçekleşen bir çatışmayla ilişkilendirilir. Efsanelere göre Tomris, Kiros’u yenilgiye uğrattıktan sonra sembolik olarak başını bedeninden ayırır; bu dramatik sahne, sadece tarihsel bir olay değil, aynı zamanda iktidar ve etnik güç dengelerinin kırılganlığını ve tarihsel travmaları günümüze taşıyan bir alegori olarak okunabilir. Rejim, bu tür anlatıları hem dini-milliyetçi söylemin meşruiyetini güçlendirmek hem de tarihsel tehlikeleri hatırlatmak için kullanıyor.
Buradaki kritik nokta şudur: Rejim, Şiilik söylemi ile halkı birleştirme kapasitesinde yetersiz kaldığını artık kabul etmek zorunda. İç ve dış krizler, dini bağlılık üzerinden güvenliği sağlamada sınırlılığı ortaya koyuyor. Bu yetersizlik, Farsçılık ve tarihsel milliyetçilik unsurlarını öne çıkarma ihtiyacını doğuruyor. Kiros figürü, böylece Farsçılığın ve milliyetçi kimliğin taşıyıcı kolonlarından biri haline geliyor; Büyük İskender'in tarihi kimliği, siyasi amaçlar için yeniden yorumlanıyor.
Özetle, Velayeti’nin Zülkarneyn/Kiros yorumu, İran’da Şiilikten Farsçılığa doğru ideolojik bir kayışın ve güvenlik odaklı milliyetçi stratejinin açık göstergesidir. Rejim, tarih ve milliyetçilik üzerinden halkı birleştirmeye çalışıyor; bu yaklaşım hem stratejik bir hamle hem de Şiilik söyleminin güncel sınırlılığının sessiz bir itirafıdır. Kiros’un Tomris ile olan çatışması ve tarihsel alegoriler, rejimin hem güvenlik hem de milliyetçilik temelli söylem arayışını derinlemesine simgeliyor.
Evet 261 Kişi
Hayır 8 Kişi