Son yıllar, Türk tarihinin belki de en zor yıllarını yaşadığımız dönemlerdir.
Zor olmasına rağmen, belki de en şerefli yıllarının şahidi olduk.
Öyle bir çetin zamandan alnımız ak çıktık ki, bundan gurur ve şeref duymamız gerekir.
Daha önce de Birinci Dünya Savaşı’nda, İstiklal Savaşı’nda Türkiye zor dönemler yaşamıştır.
Ancak o zaman Türkiye’nin karşısında bu kadar güçlü devletler ve süper mali güçler yoktu.
Türkiye son yıllarda hem içten hem dıştan o kadar kuşatıldı ki, başka bir devlet bunlarla baş edemezdi.
Dünyayı yöneten ekonomik güçler, ülke içindeki güçlü mali yapıya sahip zenginlerle birlikte Türkiye’yi ekonomik dar boğaza sıkıştırdılar.
FETÖ, PKK ve diğer terör grupları içeriden devleti çökertmek için iş birliğiyle çalıştılar. Pahalanma, enflasyon ve devalüasyon oluşturarak halkı devlete karşı koymaya yönlendirmeye çalıştılar.
Sınırda FETÖ’nün subayları, PKK ile iş birliği yaparak devletin bütünlüğünü bozmak için ellerinden geleni yapıyordu.
Silah ve askeri teçhizat üretimi neredeyse yok denecek seviyedeydi ve müttefik dediğimiz ülkeler satış yapmakta imtina ediyordu.
Komşu devletler—İran, Irak, Suriye (Esad rejimi), Yunanistan, Rusya ve Ermenistan—bütün güçleriyle Türkiye’yi çökertmeye çalıştılar.
Ama Türk devlet aklı hepsini yendi.
Şerefli Türk milleti (ilk yüzde 25’lik kesim hariç) devletinin arkasında durdu.
Makarnaya, soğana devletini satmadı.
15 Temmuz’da millet “Devlet” dedi.
Türkiye, tüm bu baskılara ve açık düşmanlıklara rağmen bırakın çökmeyi, dimdik alnının akıyla bu kuşatmadan çıktı.
Ve sadece savunmada kalmadı:
Libya’ya yerleşti,
Mavi Vatandan düşmanları defetti,
30 yıldır Ermenilerin işgal ettiği Karabağ’ın azat edilmesinde kardeşi Azerbaycan’ın yanında durdu.
Türkiye, Azerbaycan’ın yanında durdu; hiç bir Batı devleti buna şahit olamadı.
Bir bakıyoruz, ansızın Türkiye Suriye’ye girmiştir; İsrail’in, İran’ın ve Rusya’nın desteklediği Esad bir gecede ülkesinden kaçtı.
Bütün bunlar yalnızca askeri güçle yapılmıyor.
Askeri güç çok önemli ama o güçün arkasında güçlü bir siyaset ve diplomasi, yani devlet aklı yoksa başarı sağlanamaz.
En az 2.500 yıllık tarihi olan Türk devlet aklı, bütün engelleri alnı akıyla aşmayı başardı.
Şimdi sırada Lübnan ve Filistin var, ardından Kafkasya…
Bugün Ortadoğu’da ve dünyada İsrail’in itibarı hızla düşüyor; hatta ben diyorum ki, İsrail’in itibarı artık ayaklar altındadır.
Eğer Türkiye Gazze’ye girerse, bütün dünya sevinecek ve rahat nefes alacaktır.
Trump dönemindeki Amerika bile buna yardım etmeyecektir; çünkü bildiğimiz gibi Trump bir tüccar ve emlakçıdır. O, çıkarına geldiği zaman alır, gerektiğinde satar.
Bugün Türkiye artık Avrupa’ya girmiş durumdadır.
İspanya ve İtalya savunma sanayisinde Türkiye ile ortaklık yapıyor.
Macaristan kardeş ülke konumunda.
Balkan devletleri çok yakında Türkiye’nin himayesine girecek.
AB denilen birlik ise çöküş sürecindedir; 2030-2035 yılları arasında tamamen parçalanacaktır.
2026’da, 20 yıl sonra NATO zirvesinin Türkiye’de yapılması sıradan bir olay değildir.
Avrupa, NATO’ya değil, Türkiye’nin savunma gücüne ihtiyaç duymaktadır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Amerika, sahte Sovyet korkusu yaratarak Avrupa’yı etkilemişti.
Bugün Avrupa savunmasız ve korku içerisindedir.
Avrupa siyaset ve lider üretme kapasitesinden yoksundur.
Amerika giderek zayıflıyor ve bütün fikri gelişmeler hızla Çin’e kayıyor; Avrupa’nın umurunda değil.
Yıllardır Türkiye’yi AB’nin kapısından içeri almayan Avrupa, şimdi Türkiye’nin kapısını aşındırmaya başlamıştır.
Bütün bu başarıların arkasında derin bir tarihe sahip Türk devlet aklı ve aklın yönlendirdiği iki güçlü siyasetçi vardır:
#Devlet Bahçeli
#Recep Tayyip Erdoğan
#Abil Babaoğlu
#Barinajans #Barınajans #Hasan Barın #Türk Milleti #Cumhurbaşkanı Erdoğan #Recep Tayyip Erdoğan #KademeOnurumuzdur #AnkaraStajyerÇırağaSesVer #Seninleyiz Reis #Donnaruma #sallandık #Taciz #Bissouma #Singo #MemurlarıBitirdiniz #Singo #Mesut Süre #Skandal #666X #Helal #Önder Özen #Mourinho #ReachGaza #Yarın #Balıklar #9AylıkEfe Hapiste #Yönetimi #BeşiktaşBizimHocaBizim #Kairat Almaty #Balıklar #Maliyeden2024EkAtama