Tımarhanede delileri bir yere toplayıp, “Biriniz başçı tayin edilecek” demişler.
Deliler başlamış, bir başlamış ki sorma gitsin...
Herkes birbirinin iç çamaşırını ortalığa dökmüş,
herkes birbirini hainlikle suçlamış.
Kimisi taşla, kimisi su şişesiyle birbirine girmiş.
Daha düne kadar arkadaşını dinlerken gözyaşı döken deliler,
bugün aynı kişiyi öldürmekle tehdit ediyorlarmış.
Deli işte...
Ne denebilir ki?
Delinin sözüne, işine akıl aranmaz.
Ama asıl mesele delilerin kavgası değil,
onları izlerken farklı bir delinin tarafını tutan,
kendisini akıllı zannedenlerdir.
Bu nasıl bir akıllılık?
Bu nasıl bir taraf tutma?
Evet, bugün geldiğimiz nokta budur:
Maneviyatsızlık diz boyu,
Nankörlük diz boyu,
Sadakatsizlik diz boyu...
Dostunu arkadan vuranın arkasından giden cahiller var aramızda.
Sadakatsizin peşine takılıp vatana-millete hizmet ettiğini sananlar var.
Hırsızdan dürüstlük, yalancıdan doğruluk bekleyen bir güruh var toplumda.
Bugün öyle bir noktadayız ki;
yalancı dürüstlükten konuşuyor,
namussuz namustan bahsediyor.
Hem de hiç utanmadan, kalabalık halde!
Türkün dürüstlüğünü, namusunu, mazluma merhametini,
zalime karşı dik duruşunu yok etmek isteyen aşağılık bir kesim var.
Dün önünde asker selamı verdikleri şahsı,
bugün meydanlarda yuhalayan nankörler var.
Sanki Türk’ü Türkçülükten uzaklaştırıp,
onu nankör Yahudi’ye benzetmek isteyenler var.
Bugün İsrail’i izlediğimde görüyorum:
Nankörlük, kalleşlik, arkadan hançerleme...
Dün önünde eğildiğini, bugün düşman ilan etmek...
Bunlar Yahudilere has özelliklerdir.
Ve maalesef bugün toplumumuzun bir kısmı
Türk ahlakından uzaklaşıp,
Yahudi ahlaksızlığına yaklaşmıştır.
Bu ise, çok ama çok tehlikelidir.