Abil BABAOĞLU

Tarih: 31.05.2025 18:31

Güçlü Türkiye

Facebook Twitter Linked-in

 

Bugün Türkiye’miz, son 300 yılın en güçlü dönemini yaşamaktadır. Türkiye, her alanda büyük atılımlar gerçekleştirmektedir:

Diplomaside attığı adımlar dikkat çekici şekilde artmıştır. Dünyanın tüm ihtilaflı bölgelerinde Türkiye, arabulucu ve barış taraftarı olarak aktif bir rol oynamaktadır.

Bütün bu gelişmelerin temelinde yükselen Türk milliyetçiliği, yani Türk’ün özüne dönüşü yatmaktadır.
Türk, emir alan değil; hükmeden bir millet olmalıdır.

Avrupa’da milliyetçilik, Fransız Devrimi’yle (18. yüzyıl) birlikte yükselişe geçerken; Türkiye’de gerçek anlamda asil milliyetçilik 20. yüzyıldan sonra güç kazanmaya başlamıştır.

Tarih boyunca Türklerde milliyetçilikten ziyade gücün hâkimiyeti ön planda olmuştur. Bu uğurda Türkler, hem dış düşmanlarla hem de kendi içlerinde büyük mücadeleler vermiştir.

Son 500 yılda ise Türk halkı içinde ümmetçilik anlayışı hâkim olmuştur. Türkler, ümmetin bayraktarı ve koruyucusu görevini en iyi şekilde yerine getirmiştir.
Çanakkale Savaşı’nda Hindistan’dan Afrika’ya, Kazan’dan Azerbaycan ve Tebriz’e kadar Müslüman halklar, ümmetin lideri olan Osmanlı’ya destek vermiş; kimi atla, kimi yayan gelmiş ve Çanakkale’de şehit düşmüştür.

Oysa Osmanlı’nın tüm imkânlarından yararlanan Ermeni, Yahudi ve Rum unsurlar, o kritik anda Osmanlı’yı sırtından hançerlemişti. Buna rağmen, Anadolu’yu hiç tanımayan nice Türkler ve Müslümanlar, Türkiye için can vermeye koşmuştu.

Bugün, Türkiye’de ve tüm Türk dünyasında Türk milliyetçiliği altın çağını yaşamaktadır.
Türkler kendini tanımış, tarihini öğrenmiş ve Türk’ün yüceliğine inanmıştır.
Bugün Azerbaycan’da her iki kişiden biri, “Türkiye için savaşırım” demektedir.
Diğer Türk devletleri ve toplulukları da aynı inançtadır.

500 yıldır bizi mezhepçilikle bölmeye çalışan Farslara rağmen bugün Tebriz’de milyonlar,
“Bakü-Tebriz-Ankara, ne mutlu Türk’üm diyene!” diye haykırmaktadır.

Bugün İslam ülkelerinde ümmetçilik anlayışı da yeniden güç kazanmaktadır. Son 150 yıldır ezilen İslam halkları, kurtarıcı olarak Türkiye’yi görmektedir.
Hilafet kurumu kaldırılmış olsa da, ümmetin gönlünde Türkiye hâlâ ümmetin lideridir.

Türk milliyetçiliğinin yolu, Kızıl Elmadır:
Bu yol, dünyaya adalet getirme yoludur.
Ezilenlere, günahsız yere katledilenlere sahip çıkma yoludur.

Bugün dünyada en çok ezilen, soykırıma ve katliama uğrayan halklar Müslümanlardır.
Bu nedenle herhangi bir dış güç Türkiye’ye saldırmayı düşünürse, karşısında yalnızca Türkiye’yi değil;
250 milyonluk Türk milletini ve 1,5 milyarlık İslam dünyasını bulacaktır.
Zaten bu gerçeği bildikleri için harekete geçememektedirler. Yoksa çoktan denemiş olurlardı.

Bugün Türk milliyetçiliği yükselişteyken, Avrupa’da milliyetçilik neredeyse yok olmak üzeredir.
Avrupa’daki mevcut milliyetçilik anlayışı ise; dar, ırkçı, kafatasçı ve Hitler zihniyetini temel alan bir yapıya bürünmüştür. Bu anlayış; diğer halkları aşağılayan, yok sayan, fırsat bulunca yok etmeyi amaçlayan bir zihniyettir.

Bugün Rusya’daki sözde “vatanseverlik”, yani patriotizm, çöküştedir.
Hollywood’un pompaladığı Amerikan patriotizmi de yok olmak üzeredir.

Bugün dünyada tek yükselen milliyetçilik, Türk milliyetçiliğidir.
Ve bu milliyetçilik, ırkçı bir anlayış değil; ezilen halkların umudu ve kurtarıcısı olarak görülmektedir.

Türk milliyetçiliği, dünyaya haksızlık değil;
Adalet ve Nizâm-ı Âlem getirecektir.

Tanrı Türkü yüceltsin!

 

 

 

 

 

 

#Barinajans #Google #Ankara1 #Esenlikler #Messi #Neymar #Sallandık #İzmir #Muğla #enflasyon #DİSK #Son2500İmza #Grev #Cemil Tugay #Asgari #Belediye #Geçmiş #İşçi #Yaya #Lokavt #Sendika #Başkan #Ukrayna #Rusya #Kürt #İsmail #enflasyon #Mayıs 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —