Mustafa Kemal Atatürk: “HATAY BENİM ŞAHSİ MESELEMDİR!”
Lozan'da anlaşmaya varılamayan üç konu vardır.
1.Dünya'nın geçiş noktalarından boğazlar ki stratejik önemini son Ukrayna-Rusya Savaşı'nda da gösterdi.
2. Petrol zengini Musul-Kerkük
3. Hatay; Stratejik öneme sahip boğazlarla, petrol zengini Musul-Kerkük'le beraber anlaşmazlık konusu olacak kadar önemlidir.
Musul-Kerkük elden gitmiş, Boğazlar sorunu 1936'da çözülmüş olmasına rağmen, Hatay sorunu, bin bir yol dolaşılarak 1939'da çözüme kavuşabilmiştir.
İsmet İnönü, Hatay konusunun konjonktür ve siyasi müzakere yoluyla çözülmesi gerektiğini savunur, Atatürk bu duruma sabretse de bir yerden sonra sabrı biter.
Mustafa Kemal Atatürk'ün hastalığının nüksettiği yıllarda Hatay konusunda özellikle Fransızlarla büyük yaygara kopar. Hatay konusunda ki dikleşme devam ederken, Atatürk’ün hastalığının şiddeti artmıştır. Türkiye’deki doktorlar hastalığına çok geç teşhis koyarlar. Atatürk'e yapılan yabancı doktor getirilmesi teklifini Atatürk, baştaki adam hasta ölecek diye düşünülerek Hatay konusunda zafiyet oluşmasın diye kabul etmez. 'Beni Türk doktorlarına emanet ediniz' sözünün gerçek sebebi de budur.
Hastalığın şiddeti iyice artınca mecbur kalınır, son zamanlarında Fransız Prof. Fiessinnger çağrılır.
Fiessenger'den gazetelere, Mustafa Kemal Atatürk'ün durumu ve hastalık hakkında yanlış beyanat vermesi rica edilir.
Türkiye'deki gazeteler hastalığın grip benzeri bir hastalıkmış gibi aktarılması ve resmi açıklama yapılmaması, özellikle Libya'daki gazete olmak üzere yabancı gazetelerde çıkan ağır hasta olduğuna dair haberler üzerine tepki gösterilip bu haberlerin yalanlanmasının esas sebebi Hatay'dır.
Ne kadar dikkat edilip sansür uygulansa ve yalanlansa da, Atatürk'ün hastalığı konusunda yabancı gazetelerde söylentiler artınca Atatürk sırf bu söylentileri sağlıklı güçlü lider görüntüsü vererek boşa çıkarmak amaçlı doktorların “yatağınızdan kalkmayacaksınız” sözünü yok sayarak Adana’ya gitmeye karar verir ve “ Çabuk treni hazırlayın geziye gideceğiz” der.
Atatürk'ün, söz dinlemeyeceğini bilen devlet erkânı mecburen dediğini yapar. Sallantılı tren yolculuğu rahatsızlığını iyice arttırsa da, dayanılmaz acılar içerisinde bazen yanındakilere yaslanarak, elini kabanın içine sokup karaciğerini tuta tuta halkla buluşur.
Döndükten sonra rahatsızlığı iyice artar. Ama önemli olan verilmek istenen mesaj verilmiştir:
“Dimdik ayaktayım, sakın hastayım diye Hatay konusunda oyun yapmayın!”
Ve mesaj en yakın diyardan en uzak diyara kadar dalga dalga ulaşır.
Gazi bu kadarla da yetinmez.
“Hatay benim şahsi meselemdir.” sözünü kanıksatırcasına, hastalık esnasında da Hatay konusuna azami alaka gösterir.
Hastalığının tesirinde de olsa gerek, bir gün yaşanan olaylara kafası iyice bozulur.
Sabiha Gokcen'i yanına çağırırır; akşam Fransızlarında katılacağı resepsiyonda yapacaklarını anlatır.
Akşam monoton şekilde giden resepsiyonda Sabiha Gökçen ortaya fırlar, silahını çıkarır Hatay'ın bizim olduğuna dair sloganlar atar, havayada iki el sıkarak Fransız diplomatları dahil katılan herkesi şoke eder, rivayete göre de bundan kaynaklı iki gün de hapis yatar.
Atatürk, bu yaptırdigıyla da yetinmez; iyice kafası atar
“Bana, bin kişilik bir ordu hazırlayın, Hatay'a gidip gerilla savaşı yapacağım” emrini verir.
Ama değil Hataya gitmek; yurtdışına giden kızı Sabiha Gökçen'i, Sirkeci'ye kadar arabasıyla yolcu edecek kadar bacaklarının gücü yoktur.
Ölümünden bir yıl sonra, Hatay 1939'da Türkiye'ye katılır ve çok dert ettiği Hatay'ın Türkiye topraklarına katıldığını Atatürk göremez.
Atatürk’ün şahsi meselem dediği Hatay artık Vatan topraklarına katılmıştır.
Diğer sebepler bir tarafa; Biz Musul Kerkük'ü nüfusumuz çoğunlukta olmasına rağmen yeterli özen ve gayreti gösteremediğimiz için kaybettik! Hatay'ı ise istikrarlı, özenli ve ısrarlı tutumumuz sebebiyle ve yapılan referandumla kazandık.
Stratejik açıdan o kadar önemlidir ki; Küçük gibi görünse de Hatay sorunun yaşandığı esnadan Türkiye Cumhuriyeti'ne katıldığı ana kadar Hatay'da devlet bile kurulmuştur.
Hatay Türk toprağı olmasından on yıllar geçmesine rağmen, Suriye ve Fransa başta olmak üzere arkasındaki emperyalistlerin tutum ve tavırları hâlen durumu hazmedemediğini aynı zamanda Hatay'ın ne derece önemli olduğunu ve emperyalistlerin de kuyruk acısı olduğunu göstermektedir.
Hatay'ın bizde olmasını; hazmedemediler, hazmedemiyorlar, hazmedemeyecekler!
Hatay'ın jeopolitik ve stratejik önemi haritaya bakıldığı zaman hemen anlaşılacak olduğundan anlatma gereği bile duymuyorum.
Güzel Hatay'ım; depremde büyük bir felaket yaşadı. Felaket öncesinde değişen demografik (nüfus) yapısı, deprem sonrasında mecburen de olsa yaşanan göç olayları ile yerli halk aleyhine iyice değişti.
Demografik yapısı iyice değişsin diye kasıtlı çalışmaların yapıldığı duyumunu üzülerek alıyoruz.
Yazımın bundan sonrasını kısa ve net yazacağım:
Bizim ne yapıp yapıp, kalan yerli nüfusumuzu Hatay'da tutmamız, mecburi durumlardan Hatay’ı terek eden halkı tekrardan Hatay’a getirmek için (evse ev, teşvikse teşvik, karşılıksız yardımsa yardım, çalışan memuralar ek ödemelerse ek ödeme, yeni fabrikalarsa fabrikalar için teşvikler) ne gerekiyorsa yapmamız şart.
Ayrıca o bölgeye yığılan yabancı nüfusu Türkiye'nin diğer illerine acilen dağıtılmamız lazım.
Bunları yapmazsak, yukarda da yazdım, bin bir zahmetle yıllar sonra aldığımız Hatay'ı, on yıllar sonra seçimle kaybetme riski ortaya çıkar!
“Hatay benim şahsi meselemdir.“
Mustafa Kemal Atatürk
Hatay'ın önemini, kısa zaman sonra bekleyen sıkıntıyı, orta vadede bekleyen büyük büyük tehlikeyi anlattığımı umarak,
Hatay konusunun Atatürk'ün şahsi meselemdir dediği önemde anlaşılması ve davranılması umuduyla;
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!
#Barinajans #deprem #yaaa #iyigeceler #Özgür Özel #iyigeceler #Hayırlı Cumalar #Türkiyeli #GenelAf Komisyona #Gazze'de Yardım Tuzağı #Beşiktaş #Tügva #İlber #deprem #Cumhurbaşkanı Erdoğan #BurakAlanTutuklansın #Kumar #Ezgi Mola ##Kutlu #Osimhen #MinaDemirtaş KutluOsmana #Özgür Özel #Rusya #Gazze'ye #inşallah #Filistin #