10399,07%0,66
40,17% 0,23
47,07% 0,09
4304,16% 0,49
6833,05% 0,00
Ortadoğu’daki hassas dengelerin yeniden şekillendiği günlerde, gazeteci-yazar Sevil Nuriyeva’nın İran’la ilgili yaptığı sosyal medya paylaşımı kamuoyunda dikkat çekti. İran’a yapılan saldırılara karşı insani bir duruş sergileyen Nuriyeva, aynı zamanda Türkiye’nin bölgesel meseleleri nasıl ele alması gerektiğine dair önemli mesajlar verdi.
“İran geçmişte Türkiye’nin önünü kesmeye çalıştı”
Paylaşımında İran’ın geçmişte Türkiye’ye karşı düşmanca tutumlarına değinen Nuriyeva, Ankara’nın buna rağmen öfke temelli bir siyaset yerine, basiret ve stratejiyle hareket ettiğini vurguladı:
“Eğer şimdi Türkiye eskiye dayanan öfkesi ile olaya baksaydı, İran'ın hatasını tekrarlamış olurdu. Türkiye, bölgenin gelecek inşasına ortak paydada buluşma noktasından bakmaktadır.”
“Komşunun evinde yangın çıkınca fırsat kollamayız”
Sevil Nuriyeva, Türkiye’nin bölgeye yaklaşımını medeniyet değerleri üzerinden tanımlayarak, fırsatçılık değil yardımseverlik anlayışına dikkat çekti:
“Biz komşumuzun evinde yangın çıkarsa oradan faydalanan bir medeniyeti temsil etmiyoruz. Biz barbar değiliz. Biz Türk-İslam medeniyetinin bayraktarıyız. Fırsatçı değiliz, mertçe meydana çıkarız.”
“Proksi savaşlar sürecek, biz değerlerimizi korumalıyız”
Nuriyeva, küresel düzeyde ABD ve Çin arasında yaşanacak muhtemel çatışmalara ve bu güç mücadelesinin Ortadoğu’ya yansımalarına da değindi:
“Küresel bir oyun içindeyiz. ABD ve Çin arasındaki büyük çatışma ileride kaçınılmazdır. Bu süreçte kendimizi ve değerlerimizi korumak zorundayız.”
Netanyahu’ya sert sözler: “Kimsin sen?!”
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Osmanlı’ya yönelik sözlerine çok sert tepki gösteren Nuriyeva, şu ifadeleri kullandı:
“Netanyahu demiş ki, 'Osmanlı’ya izin vermeyeceğiz'... Kimsin sen?! Soykırımcı, katil, şerefsiz pislik!”
“Masada vicdan sahipleri olmalı”
Mesajının sonunda ise ahlaki duruşun altını çizen Nuriyeva, savaş ortamında bile insani ve vicdani çizginin kaybedilmemesi gerektiğini vurguladı:
“Ahlaki, vicdani boyutu kaybetmeyenlerin masada olmasını tercih ediyorum. İlahi Adalete inanıyorum ve O’nun tarafındayım.”
Sosyal medya kullanıcıları tarafından büyük ilgi gören bu açıklamalar, bölge halkları arasındaki vicdani bağların güçlenmesi ve çatışmaların akıl ve adalet çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini bir kez daha hatırlattı.