10229,49%1,07
40,28% 0,08
46,76% -0,31
4308,62% -0,53
6896,68% 0,26
Manisa'nın Kırkağaç ilçesinde yaşayan ve zeytincilik sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren Oğuz Pekmezci, ailesinin nesillerdir süregelen zeytin yetiştiriciliği geleneğini devraldığını ifade etti. Pekmezci, sektöre dair deneyimlerini, doğal üretim yöntemleriyle kaliteli zeytinyağı üretmenin sırrını ve zeytincilik sektörünün karşılaştığı zorlukları bizlerle paylaştı.
“Zeytincilik meslek değil, bir yaşam biçimidir”
Bu bölgedeki zeytincilik geleneğini uzun yıllardır devam ettirdiğini öne süren Oğuz Pekmezci, zeytinciliği sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimi olarak tanımladı. Zeytin yetiştiriciliğine olan ilgisinin çocukluk yıllarına dayandığını ve ailesinin nesiller boyunca bu işle uğraştığını belirten Oğuz Pekmezci “Çocukluğumdan beri zeytin ağaçlarının gölgesinde büyüdüm diyebilirim. Bu iş benim için sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam biçimidir” şeklinde ifadeler kullandı. 2015 yılında babasından devraldığı zeytin bahçeleri ve bugün aktif olarak işlettiği zeytin yağı fabrikasıyla daha profesyonel bir iş hayatına adım attığını öne süren Oğuz Pekmezci, sektörle ilgili hem pratik deneyimler kazandığını hem de tarım teknolojileri alanında çeşitli eğitimler aldığını dile getirdi. Pekmezci, “Bu işe başlarken asıl motivasyonum doğaya saygılı, kaliteli ve sağlıklı ürünler üretmekti” diye konuştu. Bugün geldiği noktadan memnunluğunu dile getiren Pekmezci, bu işe başlamadan önce kendi ürününü bizzat kendisinin işleyip, kendi markası ile tüketiciyi buluşturmayı hedeflediğini ifade etti. Pekmezci,” Kaliteyi tamamen kontrol edebilmek ve zeytine verdiğim emeğin hakkını almak istiyordum. Ailemin desteği sayesinde bu günlere geldim, bu yüzden kendilerine minnettarım. Bugün geldiğimiz noktada iyi ki bu işi yapmışım diyorum” dedi.
Erken hasat ve modern yöntemlerle zeytinyağı kalitesi artıyor
Zeytin hasadının genellikle ekim sonunda başlayıp ocak ayına kadar devam ettiğini dile getiren Oğuz Pekmezci; “Biz erken hasadı tercih ediyoruz çünkü erken hasat zeytinlerinden elde edilen yağın kalitesi çok daha yüksek oluyor” ifadelerini kullandı. Hasadın elle toplanacağı gibi sırıklar ile yapılabileceğine değinen Pekmezci, “Biz mümkün olduğunca ağaca zarar vermeyen yöntemleri kullanıyoruz. Zeytin dalından koparıldığı anda oksidasyon başlar bu yüzden bekletmeden işlenmesi gerekiyor. Hasadın en önemli kısmı da budur aslında; hız, temizlik ve dikkat” şeklinde konuştu.
Zeytinin Akdeniz iklimini sevdiğini vurgulayan Pekmezci, “Sıcak ve kurak yaz ayları, ılıman ve yağışlı kış şartları zeytin için en uygun koşullardır. Toprak açısından ise hafif killi, iyi drene olan ve taşlı topraklar idealdir. Ağır ve su tutan topraklar zeytin için uygun değildir bunun sebebi ise kök çürümesine yol açabilme ihtimaldir” dedi. Budama, gübreleme ve zararlılarla mücadele gibi temel işlemlerin yıl boyunca belirli dönemlerde dikkatle yapılması gerektiğini vurgulayan Pekmezci,” Özellikle çiçeklenme ve meyve bağlama dönemlerinde ağacın su ve besin ihtiyacı doğru karşılanmalıdır. Budama ise genellikle kış sonunda yapılır, bu hem ağacın havalanmasını sağlar hem de verimi artırır” ifadelerini kullandı.
Damla sulama yönteminin şu anda en verimli ve ekonomik yöntem olduğunu ileri süren Oğuz Pekmezci, bu yöntemin hem su tasarrufu sağladığını hem de bitkinin ihtiyaç duyduğu suyu doğrudan kök bölgesine ileten bir yöntem olduğunu belirtti. Ayrıca Pekmezci, “Aşırı sulama zeytin için zararlıdır, bu yüzden sulama dengeli ve kontrollü yapılmalıdır” şeklinde ifadelerde bulundu.
Zeytinyağı kalitesinin sırrı: Erken hasat ve soğuk sıkım;
Her zeytinde verimin ve yağ oranının farklı olduğunu belirten Oğuz Pekmezci, kaliteli bir zeytin yağı için sadece çeşidin değil, hasat ve işleme şeklinin de önemli olduğunu vurguladı. Hasattan sıkıma belli aşamaların zeytin yağının kalitesini doğrudan etkilediğini de öne süren Pekmezci, “Her aşama dikkatle yapılıyor, özellikle sıcaklık kontrolü çok önemli. Bunun nedeni, yüksek sıcaklık zeytin yağının aromasını ve besin değerlerini olumsuz etkiliyor. Biz soğuk sıkım yapıyoruz, bu da yağın doğal aromasını ve faydalı bileşenlerini koruyor” diye konuştu.
Zeytin yağı üretilirken birçok teknolojik yönetimi de bir arada kullandıklarını belirten Pekmezci özellikle erken hasat ve soğuk sıkım olan zeytin yağının, antioksidanlar, E vitamini ve oleik asit bakımından çok zengin olduğunu bu sebeple de kalp sağlığından sindirime birçok faydası olduğunu dile getirdi. Zeytin yağının bilimsel açıdan kanıtlanmış en sağlıklı yağlardan biri olduğunu savunan Pekmezci, “Bizim görevimiz bunu en doğal haliyle sofralara ulaştırmak” şeklinde ifadelerde bulundu.
"Kaliteli üretim yapmanın bedeli var"
Zeytincilik sektöründe uzun yıllardır faaliyet gösteren Oğuz Pekmezci, üreticilerin ve tüketicinin karşılaştığı sorunlar üzerine de açıklamalarda bulundu. Üreticinin yaşadığı zorluklara da dikkat çeken Oğuz Pekmezci, “İklim koşulları, artan girdi maliyetleri, pazarlama sorunları, sahte ürünlerle rekabet ve devlet desteğinin bu noktada yetersiz kalması en büyük sorunlarımız arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra işçilik maliyetleri de her yıl artarak devam ediyor. Kaliteli üretim yapmanın bir bedeli var ancak her zaman bunun karşılığı alınamıyor” ifadelerini kullandı. Tüketicinin de bu koşullarda ucuz ve sağlıksız ürünlere yöneldiğini de değinen Pekmezci, “İyi bir ürün üretmek maliyetli ama tüketici bunu her zaman karşılamaya hazır değil. Devletin de bu alanda daha fazla destek sağlaması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Son yıllarda bilinçli tüketici sayısının arttığına tanık olsak da hâlâ istenilen seviyeye ulaşılmadığını açıklayan Pekmezci, “Kaliteli üretim yapan üretici için pazar var ancak emek ile gelir arasında her zaman doğru orantı olmuyor. Destek politikaları ve tanıtım çalışmalarının artırılması şart” dedi.
Oğuz Pekmezci, tüketicinin zeytin yağını satın alırken nelere dikkat etmesi gereken noktasında da önerilerde bulundu. Ürünün etiketindeki soğuk sıkım, erken hasat, natürel sızma gibi ibarelere dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çeken Pekmezci, “Renk tek başına bir kriter değildir ama yağın tazeliğini, kokusunu ve boğazda bıraktığı hafif yanma hissini test etmek kalite hakkında fikir verir. Ürünü satın alırken güvenilir üreticilerden ve mümkünse cam şişede almak da bir avantajdır” diye söyledi.
“Zeytinyağı kalitesi dünya standartlarında, ama pazarlama gücümüz eksik”
Türkiye’nin zeytinyağı kalitesi dünya standartlarında olduğunu işaret eden Pekmezci, “Ambalajlama, markalaşma ve tanıtım eksiklikleri nedeniyle İtalya ve İspanya kadar öne çıkamıyoruz. Daha fazla kooperatifleşme, ihracat desteği ve tanıtım kampanyası gerekiyor. Kalitemizle değil, pazarlama gücümüzle geri kalıyoruz” ifadelerini kullandı.
Medya sektörü çalışanlarından bu konuda taleplerinin var olduğunu ifade eden Oğuz Pekmezci, “En büyük desteğiniz doğru, tarafsız ve bilinçlendirici haberler yapmanız olur. Zeytinyağının sağlık ve kalite yönlerini anlatan içeriklere her zaman ihtiyaç var. Yerli üreticilerin desteklenmesi konusunda kamuoyu oluşturmanız hem üreticiye hem tüketiciye katkı sağlar” şeklinde konuştu.
#Zeytincilik #Manisa #Kırkağaç #OğuzPekmezci #ZeytinYetiştiriciliği #DoğalÜretim #Zeytinyağı #ErkenHasat #TarımTeknolojileri #AileMesleği #YerelÜretici #SağlıklıBeslenme
#Barinajans.com #Google
#Konya #OkulSaldırısı #plenecrash #İsrail #Ümit Özdağ #fredomConvoy #Sane #Iran #İlkay #Air İndia #Mete #Sisi #Kaan #Acun #Mısır #Galatasaray #Martinez #Kaldırımda #Cemil Tugay #Beoing #Affet Türkiyem #Osmanlı #