11313,9%1,61
40,93% 0,01
47,65% -0,11
4392,95% -0,31
7069,08% -0,09
İran İslam Cumhuriyeti, ömrünün beşinci on yılına girerken, içerideki krizler artık öyle bir düzeye ve çeşitliliğe ulaşmış durumda ki, baskı, sansür ve güvenlik güçlerinin zorbalığı bile bunları gizlemeye yetmiyor. Bugün İran yalnızca bir siyasi krizle değil; halkın güveninin sarsılması, rejimin meşruiyetinin kaybı, yönetim ahlakının çöküşü ve ulusal birlik duygusunun dağılması gibi çok katmanlı bir yıkımla karşı karşıya.
İslam Cumhuriyeti iktidarda kalmak için çırpınırken, İran halkı artık ne bu rejimin sloganlarına inanıyor ne de kurumlarına umut bağlıyor. Asıl soru artık rejimin değişip değişmeyeceği değil; bu değişimin ne kadar gecikeceği, ne kadar pahalıya mal olacağı ve bunun bedelini kimin ödeyeceğidir.
---
1. Halktan Kopmuş Bir Yönetim
Bugünün İran’ında iktidar, halkı ne temsil ediyor ne de onlara karşı sorumlu. Formaliteye dönüşmüş meclisten, emirle karar veren yargıya kadar tüm yapılar yalnızca iktidarın devamını sağlamaya çalışıyor. Mutlak yetkilere sahip olan Dini Lider, yasanın üstünde konumlandırılmış; hem yasa koyucu hem yargıç olmuş ve hiçbir denetime tabi değil.
---
2. Kurumsallaşmış Yolsuzluk: En Tepeden En Aşağıya
Yolsuzluk artık istisna değil, İslam Cumhuriyeti'nin temel karakteri hâline gelmiş. Sahte altyapı projeleri, ayrıcalıklı ihaleler, uluslararası kara para aklama ve askeri-güvenlik kurumlarının kamu kaynaklarını talanı, bu sistemin halkı değil kendi çevresini kurtarmaya yönelik kurulduğunu gösteriyor.
---
3. Etnik Gruplarla Derinleşen Uçurum
Türk, Kürt, Beluç, Arap, Türkmen gibi etnik gruplar yıllardır dilsel, kültürel ve siyasi olarak aşağılanıyor. Artık bu halklar kendi kaderlerini tayin etme hakkını daha yüksek sesle dile getiriyor. Anayasanın 15. maddesi hiçbir zaman uygulanmadı; ana dilde eğitim isteyen kültürel aktivistler ise “bölücülük” suçlamasıyla hapse atıldı. Bu ayrımcılık, gelecekteki büyük toplumsal patlamaların fitilini ateşliyor.
---
4. Çökmüş Ekonomi, Öfkeli ve Yoksul Bir Toplum
%50’lik enflasyon, Riyal’in değer kaybı, kitlesel işsizlik, beyin göçü ve artan bağımlılık gibi sorunlar yüzünden halk artık yaşamını sürdürme mücadelesi veriyor. İran ekonomisinin asıl düşmanı yaptırımlar değil; yolsuzluk, beceriksizlik ve yönetenlerin rant hırsıdır.
---
5. Protestolar: Anlık Değil, Tarihsel Bir Süreç
2009 seçimlerinden 2015’teki “Fitile” programı protestolarına, 2017 ve 2019 ayaklanmalarından Huzistan ve Azerbaycan’daki hareketlere, “Kadın, Yaşam, Özgürlük” isyanına kadar halk defalarca gösterdi ki artık kaybedecek bir şeyi yok. Yeni nesil ne korkuyor ne de geri adım atıyor. Baskı politikaları yalnızca öfkeyi büyütüyor. Bu öfke de er ya da geç bir fırtınaya dönüşecek.
---
Sonuç:
İran İslam Cumhuriyeti bugün yalnızca siyasi değil; ahlaki ve toplumsal meşruiyetini de yitirmiştir. Geri dönüş mümkündür ama bu, tekrar eden vaatlerle veya göstermelik reformlarla değil;
Baskıya son verilmesi
Tüm siyasi tutukluların serbest bırakılması
Anayasanın kökten gözden geçirilmesi
Halkın iradesine dayalı, atanmış değil seçilmiş kurumlarla mümkündür.
Eğer halkın sesine kulak verilmezse, gelecek olan şey reform değil çöküştür—yalnızca bir rejimin değil, insan karşıtı bir sistemin topyekûn çöküşü.
---
#Barinajans #Bahçeli #Trabzon #Gazze #Azerbaycan #İstifa #DumansızTürkiye #yks2025 #Manchester City #Bissouma #EmniyetEkside #İlkayCimboma #yks25 #Polifarma Araştırılsın #DünyaFenerbahçelilerGünü #Zekeriya Eroğlu #Alevi #Lübnan #İsrail #Bissouma #Galatasaray #Murat Çalık #Ebu Ubeyde #Anıtkabir #Yusuf Tekin #Usyk #Kaybedilen Adalet #Ya Ölüm #Listeden #Murat Çalık