— Politik Analiz | Temmuz 2025
İran’da Mesud Pezeşkiyan’ın cumhurbaşkanı seçilmesi, özellikle Batı kamuoyunda ve içteki umut arayan kesimlerde “ılımlı değişim” beklentilerini yeniden gündeme taşıdı. Ancak bu gelişmeyi doğru değerlendirebilmek için şu temel sorunun yanıtını aramak gerekir:
Pezeşkiyan bu rejimde kimdir, nereye kadar etkilidir ve esas görevi nedir?
Bu sorunun cevabı, İran siyasal sisteminin derin yapısına ve güç dağılımına bakmadan verilemez. İran'da yönetim sistemi, anayasa üzerinden cumhurbaşkanlığı figürünü görünür kılsa da, esas belirleyici güç Anayasayı Koruyucular Konseyi, Devrim Muhafızları Ordusu (Sepah), İstihbarat aygıtı ve nihayetinde Velâyet-i Fakih makamıdır. Cumhurbaşkanı, bu yapının içinde kontrollü bir yürütme görevlisidir; yani sınırları önceden çizilmiş bir figürdür.
Pezeşkiyan’ın geçmişi dikkatle incelendiğinde; sistemin içinden gelen, bu sistemin dilini bilen, onunla çatışmayan ama zaman zaman eleştirel dil kullanan bir siyasetçi olduğu görülür. Bu nitelikler, onu rejim için "kullanışlı" bir alternatif hâline getirmiştir. Özellikle Güney Azerbaycan Türkü kimliğiyle ve sağlıkçı geçmişiyle, halkın ve uluslararası kamuoyunun sempatisini kazanabilecek bir portre sunmaktadır. Ancak:
Bu tablo, Pezeşkiyan’ın bir siyasal dönüşüm aktörü değil, rejimin ömrünü uzatmaya dönük taktiksel bir hamle olduğunu göstermektedir.
İran rejimi, 2022’den bu yana artan halk hareketleri ve uluslararası baskılar karşısında bir meşruiyet kriziyle karşı karşıyadır. Bu kriz, yalnızca baskıyla değil; umut vaadiyle, reform vaatleriyle, “ılımlı” liderlerle aşılmaya çalışılmaktadır. Pezeşkiyan işte bu "yumuşak geçiş" senaryosunun merkezî karakteri olarak kurgulanmıştır.
Ancak bu noktada şu sorular hayati önem taşır:
Gerçekte yaşanan şey, sadece sahnenin değişmesidir. Oyun aynıdır.
Bugün İran’da yaşayan gayri-Fars halklar (Türkler, Kürtler, Araplar, Beluçlar vs.) için mesele, sadece bir seçim sonucuyla sınırlı değildir. Mesele, bu tür figürlerin rejimin gerçek doğasını ne ölçüde değiştirebileceği sorusudur. Zira:
Zulüm yalnızca zorla değil, umutla da devam ettirilebilir.
Rejimler yalnızca baskıyla değil, kandırıcı illüzyonlarla da ayakta tutulabilir.
Bu nedenle rejimin “ışıltılı yüzlerine” değil, derin yapısına ve tarihsel pratiğine bakmak gerekir.
Pezeşkiyan’ı anlamak için onun ne söylediğine değil, neleri söylemediğine bakılmalıdır.
Pezeşkiyan bugün birçoklarının gözünde bir umut sembolü gibi gösteriliyor olabilir. Ancak dikkatli bakıldığında, bu umudun kontrol altında tutulmuş, sınırlanmış ve sisteme entegre edilmiş bir umut olduğu görülür. Gerçek değişim, sistemin makyajıyla değil, yapısıyla yüzleşmekle mümkündür.
Ve bu yüzleşmeyi sağlayacak olan da, artık kandırılmak istemeyen halklardır.
#Türk Milleti #Recep Tayyip Erdoğan #AKP MHP DEM #Terörsüz Türkiye #CHP'den #DEM Parti #fetö #Burası Beşiktaş #WelcomeHome #Zaten Beşiktaşlı #$PUMP #Koktuk #Kimler #Malazgirt #Aygün #Ak Parti 32 #Cumhurbaşkanımiz Sayın #Kürt #Öcalan #Tarihi #Osmanlı #Türkler #Milliyetçi #Seçim #Kudüs #Grok #Düne