Bilindiği üzere, 26 Nisan’da İran’ın güneyindeki Hürmüzgan eyaletine bağlı Bəndər Abbas şehrinde bulunan Şehid Rəcai Limanı’nda büyük bir patlama meydana geldi. “Tasnim” haber ajansının bildirdiğine göre, patlama bir yakıt depolama tankının infilak etmesi sonucu gerçekleşti. Patlama dalgası limandaki bir ofis binasını yıkmış, çok sayıda araca zarar vermiştir. İran İslami Şura Meclisi Sağlık ve Tıbbi Hizmetler Komisyonu üyesi Muhammed Camalian, “ILNA”ya verdiği röportajda patlama sonucu ölü sayısının 40’a, yaralı sayısının ise 750’ye ulaştığını ifade etti.
Olayın bir yakıt tankı kazasından kaynaklandığı belirtilse de, perde arkasında başka dinamiklerin bulunması ihtimali göz ardı edilemez.
Genel olarak yaşanan bu olay, teknik bir kazadan ziyade, organize bir sabotaj izlenimi vermektedir. Bu sabotajın arkasında ise İsrail’in yer almış olması ihtimali dışlanmamalıdır.
İsrail’in İran’ın Nükleer Programına Yaklaşımı
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, son açıklamalarında İran’ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılması gerektiğini defalarca vurgulamıştır. Netanyahu, İran’ın nükleer reaktörlerinin ve zenginleştirme tesislerinin imha edilmesinin elzem olduğunu belirtmiştir. Bu açıklamalar, İsrail’in İran’ın artan bölgesel etkisini ve potansiyel nükleer kapasitesini ciddi bir ulusal güvenlik tehdidi olarak değerlendirdiğini göstermektedir.
Neden Şehit Recai Limanı?
Bender Abbas’taki Şehit Recai Limanı, İran’ın güneyindeki en büyük ve stratejik açıdan en önemli limanlardan biridir. İran’ın uluslararası ticareti, petrol ihracatı ve bölgesel askeri faaliyetlerinde kilit rol oynar. Ancak bu liman doğrudan İran’ın nükleer programıyla ilişkilendirilen bir tesis değildir. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Eğer İsrail’in hedefi İran’ın nükleer tesisleriyse, neden doğrudan bunlar değil de Şəhid Rəcai Limanı hedef alındı?
Bu tercihin birden fazla sebebi olabilir. İlk olarak bu saldırı, bir uyarı ve ciddiyet göstergesi olabilir. Netanyahu’nun İran’a yönelik sert açıklamalarıyla aynı döneme denk gelmesi bu ihtimali güçlendirmektedir. İsrail, bu eylemle dolaylı bir mesaj vererek, İran’a karşı daha ciddi hedeflere yönelmeye hazır olduğu sinyalini veriyor olabilir.
İkinci olarak İsrail, bu saldırıyla hukuki ve diplomatik bir zemin oluşturmayı hedefliyor olabilir.
Netanyahu, İran’ın nükleer tesislerinin yok edilmesini savunsa da, bunu gerçekleştirmek uluslararası hukuk ve diplomasi açısından oldukça zordur. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, İran’ın nükleer tesislerine yönelik askeri saldırıların uluslararası hukuka aykırı olacağını açıkça belirtmiştir. ABD’li yetkililer de böyle bir saldırının tam ölçekli bir bölgesel savaşa yol açabileceği konusunda uyarmıştır.
Bu bağlamda, İsrail doğrudan nükleer tesislere saldırmak yerine, İran’ı bir şekilde provoke ederek misilleme yapmasını teşvik ediyor olabilir. Örneğin İran’ın İsrail topraklarına bir saldırı düzenlemesi, İsrail’in bu kez uluslararası meşruiyet iddiasıyla İran’ın nükleer tesislerine karşı bir operasyon başlatmasına zemin hazırlayabilir.
İran’ın Tepkisi ve İç Dinamikler
İran, olayın ardından patlamayı resmi olarak bir kaza olarak nitelendirdi. Ancak İran Meclisi üyelerinden Muhammed Səraç, patlamanın arkasında İsrail’in olduğuna dair kanıtlar bulunduğunu açıkladı. Buna rağmen İran yönetimi genelde sessiz kaldı; devlet kurumları topyekûn bir İsrail suçlaması kampanyası başlatmadı. İran’ın bu temkinli yaklaşımı bile olayın dış kaynaklı, özellikle İsrail tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği yönündeki şüpheleri artırmaktadır.
Genişleyen İran-İsrail Gerginliği
İsrail ve İran arasındaki gerginlik son yıllarda sistematik olarak artmakta. İsrail, İran’ı hem diplomatik olarak köşeye sıkıştırmaya hem de kontrollü bir çatışmaya sürüklemeye çalışıyor. Nihai hedefi ise İran’ın nükleer programını ortadan kaldırmak ve mümkünse bu ülkeye karşı uluslararası müdahaleyi meşrulaştırmak.
İsrail, mevcut İran rejimi değişmeden ve İran iç karışıklık yaşamadan kendi bölgesel güvenlik çıkarlarını garanti altına alamayacağını düşünmektedir. Bu nedenle, İran’ı önce provoke edip saldırıya teşvik ederek, ardından bu saldırıyı gerekçe gösterip doğrudan müdahale etmek gibi bir strateji izliyor olabilir.
Sonuç:
Şəhid Rəcai Limanı’ndaki patlama, yalnızca teknik bir arıza değil, İran-İsrail geriliminin yeni bir boyutu olarak okunmalıdır. Bu olay, bölgede daha büyük bir stratejik hesaplaşmanın habercisi olabilir. İsrail’in amacı yalnızca İran’ı askeri olarak zayıflatmak değil, aynı zamanda onu uluslararası alanda itibarsızlaştırmak ve karşılık vermeye zorlayarak meşru müdahale zeminini oluşturmaktır.
Olayın seyrini ise sadece İran’ın iç politikası değil, aynı zamanda uluslararası toplumun bu gelişmelere vereceği tepki belirleyecektir. ABD ve Avrupa, doğrudan çatışmadan kaçınmak istese de, artan provokasyonlar onları taraf seçmeye zorlayabilir. Bu da Orta Doğu’da yeni bir çatışma dalgasının fitilini ateşleyebilir.
İmza: Politoloq Turan Rzayev
#Azerbaycan #Güney Azerbaycan #Urmiye #Traktör #Tractor
#sasa #İstanbul Şişli #Talisca #Alikocistifa #Kadıköy #Önder Özen #Süreyya Önder #FBvBJKTSL #kislasiz bedelli askerlik #Fenerbahçe #KademeyiYokSayanKaybeder #Mourinho #enflasyon #Şampiyon Galatasaray #Atatürkçü #btgsondakika #Gedson #Aziz Yıldırım #Özel #Sırrı #Medleki Çözüme Devlet Onayı #StajyerÇırağaTamGelecek #Karl Marx