Gökyüzüne kuş görmek için baktığınızda en çok kırlangıç görürsünüz.
Hepsi de birbirine benzer ama gene de siz, aynı kırlangıcı tekrardan görmeme olasılığınız yüksek olduğundan, gördüğünüz kırlangıca iyi bakın çünkü Kırlangıçlar bir, nadir olarak da iki yıl yaşar. Yani bu da denmek oluyor ki kırlangıçlar sadece ve sadece bir mevsim görülür.
Mayıs sineği bir gün yaşar. Diğer kelebekler ise türüne bağlı olarak bir hafta ile bir yıl arasında yaşar.
Montaigne, denemelerinde sabah doğup akşam ölen bir bataklık sineğinden bahseder.
Mikroskopla görülebilen canlıları biliriz. Mikroskopla görülemeyen, ancak elektron mikroskopla görülebilen canlılar da biliriz.
Atomu oluşturan küçücük bir parçacık, bir saniye içinde var olup görevini tamamlayıp aynı saniye içinde yok olur.
Canlı olanların hepsi besin zincirinin birer halkasıdır. Besin zincirinde; cansız varlıkların da diğer canlı varlıklar gibi işlevi, görevi vardır.
Bu görevin bir kısmı besin zinciri harici konu ile ilgilidir.
Garip bir şekilde, insanlar bozmadıkça da besin zincirinin dengesi bozulmaz! Mikroorganizmalar da dâhil, doğadaki denge içinde var olur ve yok olurlar.
İnsanlar âlemine de bir göz atalım.
İnsanlar yaşamak için mi doğar; yoksa ölmek için mi?
Aslında, neresinden bakarsanız bakın iki sorunun da cevabı aynı!
Asıl soru yaşamak için mi olmalı?
Ölümü hak etmek için mi yaşar insan!
Bir delinin, “Yaşam nedir?” diye sorulan soruya; “ölümü hak etmektir” cevabı da bunu destekler nitelikte.
Bu, delinin delice cevabında da!
“Ölümü ne derece hak ediyoruz?” felsefi sorusu aklıma geliyor.
Şah, genç yaşta tahta geçer geçmez yeni atadığı yaverini yanına çağır:
“Dünya’ya gelmiş ne kadar ünlü, nam salmış insan varsa hayatını araştır, yaz, bana getir. Okuyup onlardan feyz alıp devletimi ona göre yöneteceğim.”
Yaver gider, on yıl sonra elli deve yükü kitapla geri döner.
Şah, develeri ve üstündeki kitapları görünce, “Benim bunları okumaya vaktim yok, bunları kısalt, getir.” der.
Yaver, on yıl sonra çalışıp didinip on deve yükü kitapla şahın karşısına çıktığında aldığı cevabı, diğer on yılda bir deve yüküyle karşısına çıkınca da alır. Şah aynı cevabı vermiştir “ Vaktim yok, kısalt getir!”
Yaver gider, uzun yıllar çalışarak koskoca bilgileri sadece bir cilde sığdırıp şahın karşısına çıktığında şah yaşlanmış ve ağır hastadır.
Yaveri karşısında gören Şah, fısıldar bir sesle:
“Çok hastayım, bunu da okumaya vaktim yok, kitabı kulağıma özetle.” der.
Yaver, yatmakta olan şahın yanına oturur, eğilir ve hafifçe:
“Efendim, doğdular, yaşadılar, öldüler!”
Yaşamak için mi?
Ne için, ne uğruna yaşamak için?
Elli, on, bir cilt yaşayamayabiliriz de;
Bir ciltlik, bir cümlelik, bir kelimelik yaşamak için mi?
Yoksa bizi tanıyan en son insan da öldükten sonra, besin zincirinin bir parçası olarak bile hatırlanmayacak kadar unutulmak için mi?
Yoksa
Gömüldüğümüz mezarın yanından geçen birinin; “Doğdular, yaşadılar, öldüler.” demesi için mi?
Tercih;
Sizin,
Bizim,
Benim,
Hadi hep beraber, “Düşünen İnsan” heykeline konu olan insan gibi, oturup, hafif eğilip elimizi çenemize koyup düşünelim!
Veya
Düşünmemek en iyisi, yazdıklarımı okuduğumuzda beynimizde ve vicdanımızda, kendi hayatımızda oluşabilecek sorulara önlem almak açısından, ta baştan yok sayıp düşünmeyelim!
Aramızda kalsın, ben öyle yapacağım.
Sağlık, huzur, saygıyla kalın!
#Barinajans BJKvSHA #Kanat #Gazi Mustafa Kemal #GazzeİçinVarım #Hulk Hogan #Beşiktaş #Orkun #Hoca #Santana #SavunmaHattı Youtubeda #Macron #FurkanaSistematikZulüm #Orkun #Hoca #Santana #Macron #Derbeklerimizi Açın #Kevin #Takım #Kasım #Macron #Filistin #AdliMahkuma UmutOlun #GazaGenocide #GazaStarving